O, resimler vasıtasıyla fikrini açıkladı.
- She explained her idea by means of pictures.
Düşünceler kelimeler vasıtasıyla ifade edilirler.
- Thoughts are expressed by means of words.
En kısa sürede işi durdurmak zorunda olduğunu bir SMS aracılığıyla bildirdim.
- I reported to him by means of an SMS that he had to stop his work as soon as possible.
Telefon bir iletişim aracıdır.
- The telephone is a means of communication.
Mümkün olan tüm araçlar denendi.
- All possible means have been tried.
Olası tüm araçları denedim.
- I tried all possible means.
Başarı çok para anlamına gelir, değil mi?
- Success means much money, doesn't it?
Tom kazandığından çok para harcıyor.
- Tom lives beyond his means.
Bu, onları bir ders kitabı için, bir uygulama için, bir araştırma projesi için, her şey için yeniden serbestçe kullanabileceğin anlamına gelir.
- This means you can reuse them freely for a textbook, for an application, for a research project, for anything!
Onunla, Boeing diğer sorunların da olabileceği, ama mürettabat işini doğru şekilde yaparsa bir kazadan kaçınılabileceği anlamına gelir.
- By that, Boeing means that there may also have been other problems, but that an accident could have been avoided if the crew had done their job correctly.
Mümkün olan tüm yollarla bir savaşı önlemeliyiz.
- We must prevent a war by all possible means.
Akla gelebilecek her yolu denedim.
- I have tried every means imaginable.
Ne pahasına olursa olsun, onu istediğini söyledin!
- You said you wanted it by any means!
İngiliz dili şüphesiz en kolay ve aynı zamanda uluslararası iletişimin en etkili aracıdır.
- The English language is undoubtedly the easiest and at the same time the most efficient means of international communication.
Şüphesiz boğulan çocuğu kurtarmalıyım.
- I must save the drowning child by all means.