merakta

listen to the pronunciation of merakta
Türkisch - Englisch
wondering
The mental activity by which one wonders; a query, puzzlement, etc
present participle of wonder
showing curiosity; "if someone saw a man climbing a light post they might get inquisitive"; "raised a speculative eyebrow"
{s} pondering, speculating, puzzling; marveling
merak
{i} curiosity

Today's Beijing has given me a very deep impression and aroused my curiosity. - Bugünün Pekin'i bende çok derin bir etki bıraktı ve merakımı uyandırdı.

Curiosity killed the cat. - Fazla merak iyi değildir.

merak
worry

Don't worry. They will be supervised. - Sen merak etme. Başlarında nezaretçi bulunacak.

Don't worry. You can confide in me. - Merak etme. Bana güvenebilirsin.

merakta kalma
suspense
merakta bırakan
worrisome
merakta bırakmak
to keep sb in suspense
merakta bırakmak
leave smb. wondering
merakta bırakmak
keep smb. in the dark
merakta bırakmak
to leave (someone) worried, put (someone) into an anxious state
merakta bırakmak
keep in suspense
merakta kalma
anxious suspense
merakta kalmak
worry
merakta kalmış
worried
merak
{i} interest

Piotr is interested in soccer. - Piotr futbola meraklıdır.

Magdalena is interested in geography. - Magdalena coğrafyaya meraklıdır.

merak
{i} concern

Your friends are really concerned about your health. - Arkadaşların senin sağlığını gerçekten merak ediyorlar.

merak
wonder

I wonder who that girl is. - O kızın kim olduğunu merak ediyorum.

I wonder who that girl is. - Şu kızın kim olduğunu merak ediyorum.

merak
{i} whim
merak
{i} fancy

He has a great fancy for travelling. - Onun seyahat için büyük bir merakı var.

merak
great interest
merak
keenness
merak
maggot
merak
fond

I am fond of Australian food. - Avusturalya yemeklerine çok meraklıyımdır.

I am fond of the cinema. - Ben sinema meraklısıyım.

merak
foible
merak
passion

I have no special talents. I am only passionately curious. - Ben özel yetenekleri yok. Ben sadece tutkuyla meraklıyım.

merak
(Argo) kick
merak
fuss
merak
espial
merak
mania
merak
relish
merak
taste

She wondered how his lips would taste. - O, dudaklarının nasıl tat alacağını merak ediyordu.

I wonder what it tastes like. - Tadının nasıl olduğunu merak ediyorum.

merak
conceive
merak
fad

Fadil became interested in Islam. - Fadıl, İslam'a merak sardı.

merak
solicitude
merak
cult

I am curious about Japanese culture. - Japon kültürünü merak ediyorum.

merak
inquietude
merak
wondered about
merak
be wondering
bizi merakta bırakma
don’t keep us in suspense
merak
sensation
merak
hobby

Tom is a model railroad hobbyist. - Tom model demiryolu meraklısı.

Tom calls himself a hobbyist. - Tom kendine meraklı diyor.

merak
great interest in, great liking for; passion for (something)
merak
disquiet
merak
anxiety, worry
merak
wonderment
merak
disquietude
merak
being particular or fastidious about
merak
care

Don't worry. I'll take care of that. - Merak etmeyin. Onunla ilgileneceğim.

I wonder if Tom and I can take care of ourselves. - Tom ve benim kendimize bakabilip bakamayacağımızı merak ediyorum.

merak
curiosity; great interest, concern, passion; anxiety, solicitude, worry
merak
bug
merak
avocation
merak
anxiety
merak
crotchet
merak
missile
Türkisch - Türkisch

Definition von merakta im Türkisch Türkisch wörterbuch

merak
Bir şeyi anlamak veya öğrenmek için duyulan istek: "Ona bu merak nereden, nasıl, niçin, ne zaman illet olmuştur diye az kafa yormadım."- H. Taner
MERAK
(Osmanlı Dönemi) Kuruntu, telâş. İç sıkıntısı. İç darlığı.(... Merak, hastalığı ziyade ettiği gibi hikmet-i İlâhiyeyi ittiham ve rahmet-i İlâhiyeyi tenkid ve Hâlik-ı Rahiminden şekva hükmünde olduğu için aksi maksadiyle tokad yer, hastalığı ziyadeleşir. L.)
MERAK
(Osmanlı Dönemi) Dalgınlık. Kara sevdâ
MERAK
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyi öğrenmek istemek. Çok şiddetli arzu. Heves. Düşkünlük
Merak
(Osmanlı Dönemi) BESS
merak
Bir şeyi edinmek, yapmak, bir şeyle uğraşmak isteği: "Öteden beri güzel giyinmeye, güzel konuşmaya merakım vardır."- R. N. Güntekin
merak
Kaygı, tasa
merak
Düşkünlük, heves
merak
öğrenme isteği
merak
Bir şeyi edinmek, yapmak, bir şeyle uğraşmak isteği
merak
Bir şeyi anlamak veya öğrenmek için duyulan istek
merakta
Favoriten