limited within bounds

listen to the pronunciation of limited within bounds
Englisch - Türkisch

Definition von limited within bounds im Englisch Türkisch wörterbuch

restricted
{s} sınırlı

Görüş yoğun siste ciddi olarak sınırlı idi. - Visibility was severely restricted in the heavy fog.

restricted
{s} kısıtlı

Ben burada kendimi her zaman kısıtlı hissediyorum. - I feel always restricted here.

Kısıtlı bir alandasın. - You're in a restricted area.

restricted
(Ticaret) koşullu
restricted
kayıtlı
restricted
sınırlamalı
restricted
inhisar etmek
restricted
kontrollü
restricted
{f} kısıtla

Tom ve Mary kütüphanenin kısıtlanmış bölümüne girdiler. - Tom and Mary broke into the restricted section of the library.

Polis yola girişi kısıtladı. - The police restricted access to the road.

restricted
hizmete mahsus
restricted
dar
restricted
yalnızca belirli bir kesimin kullanımına özgü
restricted
kısıtlanmış

Tom ve Mary kütüphanenin kısıtlanmış bölümüne girdiler. - Tom and Mary broke into the restricted section of the library.

restricted
(Askeri) HİZMETE ÖZEL: "ÇOK GİZLİ", "GİZLİ" veya "ÖZEL" olarak sınıflandırılamamış olan ve gizli tutulması gereken bilgi ve malzeme. Ayrıca bakınız: "classified matter"
restricted
{s} yasak

Bu yasak bir alandır. - This is a restricted area.

restricted
{s} gizli
restricted
(Askeri) Hizmete özel, kısıtlamalı
Englisch - Englisch
restricted
limited within bounds

    Silbentrennung

    li·mi·ted with·in bounds

    Türkische aussprache

    lîmıtıd wîdhîn baundz

    Aussprache

    /ˈləmətəd wəˈᴛʜən ˈboundz/ /ˈlɪmətəd wɪˈðɪn ˈbaʊndz/
Favoriten