less, small, petty, inconsiderable

listen to the pronunciation of less, small, petty, inconsiderable
Englisch - Türkisch

Definition von less, small, petty, inconsiderable im Englisch Türkisch wörterbuch

minor
yardımcı
minor
{i} üniversitede ikinci branş
minor
ikinci derecede olan
minor
(İnşaat) azınlık

Kadınlar bir azınlık değildir. - Women are not a minority.

Keşke Tatoeba'da daha fazla azınlık dilleri olsa. - I wish there were more minority languages in Tatoeba.

minor
ufak

Sergi ufak bir skandala neden oldu. - The exhibition caused a minor scandal.

Ufak detaylar hakkında endişelenme. - Don't worry about the minor details.

minor
(Ticaret) daha önemsiz
minor
küçük

Giremezsin, çünkü sen bir küçüksün. - Because you're a minor, you can't enter.

Bana babamın servetinden küçük bir pay verildi. - I was given a minor share of my father's wealth.

minor
minör
minor
ikincil
minor
ergin olmayan çocuk
minor
daha küçük
minor
üniversitede ikinci branşa ait
minor
{i} ergin olmayan kimse, rüştünü ispat etmemiş kimse
minor
kücük
minor
rüştünü ispat etmemiş kimse
minor
rüştünü ispat etmemiş
minor
{s} reşit olmayan

Kanun, reşit olmayanların sigara içmesini yasaklıyor. - The law prohibits minors from smoking.

Tom'un çalıştığı bar reşit olmayan kimselere alkollü içki sattığı için ruhsatını kaybetti. - The bar where Tom works lost its license because they had been selling alcoholic drinks to minors.

minor
önemi az
minor
{i} (üniversitede) yardımcı branş. 3
minor
(Tıp) Küçük (Parvus'un komparatif şekli), minoris
Englisch - Englisch
{a} minor