Yabancı dilleri öğrenmekten hoşlanırız.
- Wir lernen gern Fremdsprachen.
Esperanto öğrenmeye başladın.
- Du hast angefangen, Esperanto zu lernen.
Birazcık öğrenme tehlikeli bir şeydir.
- A little learning is a dangerous thing.
Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
- So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
Biz Fransızca öğrenerek çok eğleniyoruz.
- We're having a lot of fun learning French.
Yaratıcılığım modern dilleri öğrenerek bir çıkış noktası buluyor.
- My creativity finds an outlet through learning modern languages.
Dil öğrenimi sayı sistemi gibidir; onun bir başlangıcı vardır ama sonu yoktur.
- Language learning is like the number system; it has a beginning but doesn't have an end.
Çince öğrenmek çok zor gibi görünse de, düşündüğünüz kadar zor değil.
- Although it seems very difficult to study Chinese, it's not as hard as you think.
O, müzik öğrenmek için İtalya'ya gitti.
- He went to Italy in order to study music.
Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.
- I am learning Japanese to play mahjong in Japan.
Yabancı dil öğrenmek zordur.
- Learning a foreign language is difficult.
Bir portre yapmaya hazırlanırken, arkadaşlarım konuyu yakından incelemek için bir sürü fotoğraf çeker.
- In preparation for painting a portrait, my friend takes many photographs in order to study the subject closely.
Diğer galaksilerde hayat olsa bile, insanın onları incelemek için ışık hızında seyahat etmesi imkansızdır.
- Even if there is life in other galaxies, it is impossible for man to travel at the speed of light to study them.
Dil öğrenmenin en zor kısmı kelime bilgisini ezberlemektir.
- The hardest part of learning a language is knowing the vocabulary by heart.
Bilgiye değer verip öğrenmek Yahudilerin tekelinde değildir.
- Learning and cherishing data are not just the domain of Jewish people.
Ben bir bilim öğrenmekteyim.
- I have been learning a science.
Smith has spent years studying the effects of sleep and sleep loss on memory and learning.
- Smith hat jahrelang die Auswirkungen von Schlaf und Schlafmangel auf das Gedächtnis und das Lernen untersucht.
Learning should not be forced. Learning should be encouraged.
- Zum Lernen sollte man nicht gezwungen werden. Zum Lernen sollte man ermutigt werden.