ispat etmek

listen to the pronunciation of ispat etmek
Türkisch - Englisch
demonstrate
prove

It's very unlikely that any evidence will turn up to prove Tom's guilt. - Tom'un suçluluğunu ispat etmek için bir delil çıkması çok olası değil.

The role of a lawyer is to prove that his client is innocent. - Bir avukatın rolü müvekkilinin suçsuz olduğunu ispat etmektir.

to prove

It's very unlikely that any evidence will turn up to prove Tom's guilt. - Tom'un suçluluğunu ispat etmek için bir delil çıkması çok olası değil.

The role of a lawyer is to prove that his client is innocent. - Bir avukatın rolü müvekkilinin suçsuz olduğunu ispat etmektir.

substantiate
(Kanun) verify
(Hukuk) justifiably
attest
to prove, to substantiate
evince
testify
aver
affirm
show
support
argue
ispat et
demonstrated

The teacher demonstrated the idea with an experiment. - Öğretmen fikri bir deneyle ispat etti.

ispat etme
evidencing
ispat et
demonstrate

The teacher demonstrated the idea with an experiment. - Öğretmen fikri bir deneyle ispat etti.

ispat etme
substantiation
ispat etme
demonstrativeness
ispat etme
{i} proof
aksini ispat etmek
rebut
rüştünü ispat etmek
1. to reach one's majority. 2. to evidence one's maturity, show that one has become an adult
rüştünü ispat etmek
to be of age, to come of age
Türkisch - Türkisch
Kanıtlamak
Tanıtlamak
ispat etme
ityan
ispat etmek
Favoriten