O nehir boyunca sık sık yürüyüş yapardım.
- I used to often take walks along that river.
Her sabah yürüyüş yapardım.
- I used to take a walk every morning.
O, onun makaleyi yazmak için kullandığı bilgisayardır.
- That's the computer he used to write the article.
O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
- It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.
Robert hafta sonlarında dükkânda babasına yardım ederdi.
- Robert used to help his father in the store on weekends.
Tom, Boston'dan nefret ederdi.
- Tom used to hate Boston.
Bay Kaifu halka açık konuşmalar yapmaya alışıktır.
- Mr Kaifu is used to making speeches in public.
Askerler tehlikeye alışıktırlar.
- Soldiers are used to danger.
Erken kalkmaya alışkınım.
- I'm used to keeping early hours.
Erken kalkmaya alışkınım.
- I'm used to getting up early.