ilgiyle

listen to the pronunciation of ilgiyle
Türkisch - Englisch
curiously
interestedly
ilgi
attention

Any man who can drive safely while kissing a pretty lady is simply not giving the kiss the attention it deserves. - Güzel bir bayanı öperken güvenle araba sürebilen bir sürücü sadece öpücüğe hakettiği ilgiyi vermiyordur.

You must give close attention to the merest details. - Sadece detaylara yakın ilgi göstermelisin.

ilgi
{i} relevance

Objection. This certainly has no relevance. All objections have been waived till the trial. - İtiraz ediyorum. Bunun kesinlikle hiç bir ilgisi yok. Bütün itirazlar duruşmaya kadar ertelenmiştir.

Relevance is a key element in communication. - İlgi, iletişimde anahtar bir unsurdur.

ilgi
{i} relevancy
ilgi
interest

It seems interesting to me. - O bana ilginç görünüyor.

I found this book very interesting. - Bu kitabı çok ilginç buldum.

ilgi
concern

This does not concern you at all. - Bu seni hiç ilgilendirmez.

To tell the truth, this matter does not concern it at all. - Gerçeği söylemek gerekirse, bu konu onu hiç ilgilendirmez.

ilgi
care

A good workman always takes care of his tools. - İyi bir işçi her zaman aletleriyle ilgilenir.

She takes care of her old mother. - O, yaşlı annesiyle ilgilenir.

ilgi
{i} thought

Tom never told me he was having suicidal thoughts. - Tom bana intiharla ilgili düşüncelere sahip olduğunu asla söylemedi.

I asked Tom what he thought of Mary. - Tom'a Mary ile ilgili ne düşündüğünü sordum.

ilgi
relevant

How dare you say that's not relevant! - Onun konu ile ilgili olmadığını söylemeye nasıl cesaret edersin!

I don't see how that's relevant. - Onun nasıl ilgili olduğunu anlamıyorum.

ilgi
interesse
ilgi
concerns

What I have to say concerns everyone here. - Söylemek zorunda olduğum şey, buradaki herkesi ilgilendirir.

It concerns the State. - Bu devleti ilgilendiriyor.

ilgi
connecting link
ilgi
countenance
ilgi
pertinence
ilgi
solicitude
ilgi
bug
ilgi
involvement

Tom denied any involvement in the killing. - Tom cinayetle herhangi bir ilgisi olduğunu yalanladı.

ilgi
rapport
ilgi
relationship

I'm not interested in a serious relationship. - Ciddi bir ilişki ile ilgilenmiyorum.

If indifference is the kiss of death for a relationship, then complacency is the kiss of death for a business. - İlgisizlik bir ilişki için ölüm öpücüğü ise öyleyse rahatlık bir iş için ölüm öpücüğüdür.

ilgi
liking
İlgi
ınterest

I had an interesting conversation with my neighbor. - Komşumla ilginç bir muhabbet ettim.

He has no interest in politics. - Onun politikaya ilgisi yok.

ilgi
relation

Tom isn't interested in a relationship. - Tom bir ilişkiyle ilgilenmiyor.

If indifference is the kiss of death for a relationship, then complacency is the kiss of death for a business. - İlgisizlik bir ilişki için ölüm öpücüğü ise öyleyse rahatlık bir iş için ölüm öpücüğüdür.

ilgi
attachment
ilgi
reference

I apologize that I'm not able to give a better reference to this work. - Bu işle ilgili daha iyi bir referans veremeyeceğim için özür dilerim.

I copied down several useful references on gardening. - Bahçecilikle ilgili birkaç faydalı referansı kopyaladım.

ilgi
relation, connection, bearing; concern, interest; care, attention; affinity
ilgi
bearing
ilgi
connexion
ilgi
affinity
ilgi
chem. affinity
ilgi
curiosity
ilgi
connection

Two men have been arrested in connection with Tom's murder. - Tom'un öldürülmesiyle ilgili olarak iki adam tutuklandı.

I have no connection the matter. - Konuyla hiçbir ilgim yok.

ilgi
respect

With respect to financial matters, Mr. Jones knows more than anyone else in the company. - Mali konularla ilgili olarak, Bay Jones şirketteki başka birinden daha çok bilir.

With respect to these letters, I think the best thing is to burn them. - Bu mektuplarla ilgili olarak, sanırım en iyi şey onları yakmaktır.

ilgi
relation, connection; relevance
ilgi
regard

The members of the family had grave doubts regarding the explanation they received from the army. - Aile üyelerinin ordudan alınan açıklama ile ilgili ciddi şüpheleri vardı.

Do you have anything to say with regard to this matter? - Bu konu ile ilgili olarak söyleyeceğin bir şey var mı?

ilgi
interest, concern
ilgi
relativeness
ilgi
sympathy
ilgi
sympathies
ilgi
tieup
ilgi
relatedness
Türkisch - Türkisch

Definition von ilgiyle im Türkisch Türkisch wörterbuch

ilgi
Kimyasal şartlar eş veya birbirine çok yakın olduğunda ögelerin birbirleriyle birleşmede gösterdiği seçicilik
ilgi
Dikkati öncelikle belirli bir şey üzerinde toplama eğilimi
ilgi
İki şey arasında bulunan herhangi bir bağlılık, ilişki, alaka, taalluk
ilgi
Alaka

Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir. - Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.

Bir web sitenin gördüğü alaka onun muhtevasına bağlıdır. - Bir web sitenin gördüğü ilgi onun içeriğine bağlıdır.

ilgi
Belirli bir olay veya etkinliğe yakınlık duyma, ondan hoşlanma ve ona öncelik tanıma
İlgi
nazarıdikkat
İlgi
alaka

Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir. - Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.

Bir web sitenin gördüğü alaka onun muhtevasına bağlıdır. - Bir web sitenin gördüğü ilgi onun içeriğine bağlıdır.