hoşlanmama

listen to the pronunciation of hoşlanmama
Türkisch - Englisch
distaste
aversion
disrelish
dislike

Tom is an easy guy to dislike. - Tom hoşlanmaması kolay bir adamdır.

I don't know Tom well enough to dislike him yet. - Ondan hoşlanmamak için Tom'u henüz yeterince iyi tanımıyorum

dislike, aversion (to), distaste
antipathy
dislike for
dislike of
allergy
disfavour
hoşlanmamak
{f} dislike

I don't know Tom well enough to dislike him yet. - Ondan hoşlanmamak için Tom'u henüz yeterince iyi tanımıyorum

hoşlan
enjoy

Felicja enjoys watching TV. - Felicja, TV izlemekten hoşlanır.

We enjoyed singing songs together. - Birlikte şarkı söylemekten hoşlandık.

hiç hoşlanmama
loathing
hoşlanmamak
(Dilbilim) put off
hoşlanmamak
regard with disfavour
hoşlan
care for

Women didn't care for him. - Kadınlar ondan hoşlanmadılar.

I don't care for the way he talks. - Onun konuşma şeklinden hoşlanmıyorum.

hoşlan
{f} liking

I cannot help liking him in spite of his many faults. - Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.

Mary's boss is a bit too tactile for her liking. - Meryem'in patronu, onun hazzetmeyeceği kadar temastan hoşlanan biri.

hoşlanmamak
hate
hoşlanmamak
can't stand
hoşlanmamak
(neg. form of hoşlanmak ) not to dislike
hoşlanmamak
to dislike, to take an aversion (to)
hoşlanmamak
have down on smb
hoşlanmamak
disfavor
hoşlanmamak
{f} shrink
hoşlanmamak
not to like
hoşlanmamak
regard with disfavor
hoşlanmamak
aversion
hoşlanmamak
dread
hoşlanmamak
mislike
hoşlanmamak
{f} detest
hoşlanmamak
{f} bar
hoşlanmama
Favoriten