hasretmek

listen to the pronunciation of hasretmek
Türkisch - Englisch
to devote, consecrate, or dedicate (something) to; to appropriate, allot, or set aside (something) for
to devote
limit
apply
hasret
longing
hasret
breathing
hasret
hunger for
hasretme
devotion
hasret
{s} sick
hasret
hankering
hasret
craving
hasret
nostalgia
hasret
sighed for
hasret
longing, yearning, nostalgia
hasret
yearning
hasret
yen
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) Kısaltmak. Sadece bir şeye mahsus kılmak. Bir şey için vakfetmek
Bir şeyin bütününü birine, bir şeye ayırmak, vermek
Bir şeyin bütününü birine, bir şeye ayırmak, vermek: "Yaşını başını almıştı, kocası başta herkes ona artık vaktini ibadete hasretmek zamanı geldiğini, daha doğrusu ahireti düşünmek saati çaldığını ima ediyordu."- H. E. Adıvar
HASRET
(Osmanlı Dönemi) Özleyiş. İç çekme. Bir şeyi çok isteyip, arzulayıp ona kavuşamamaktan gelen üzüntü. Bak: Husr
HASRETME
(Hukuk) Özgüleme
Hasret
(Osmanlı Dönemi) RESANE
hasret
Özlem
hasret
Özlem: "Vatan ve kardeş hasretini birbirimizde gideriyoruz."- H. Taner
hasretme
Hasretmek işi
hasretmek
Favoriten