hâlen

listen to the pronunciation of hâlen
Türkisch - Englisch
currenty
now, presently, at present
currently

Tom is currently attending college. - Tom halen üniversiteye devam ediyor.

Tom is currently a resident of Boston. - Tom halen Boston'tan bir mukimdir.

now

Even now, we still doubt that he is the real murderer. - Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz.

already

Why hasn't Tom already done that? - Tom neden onu halen yapmadı?

Even though I had eaten a lot for breakfast, I was already hungry. - Kahvaltı için bir sürü şey yememe rağmen, ben halen açtım.

halen çalışmakta
(Bilgisayar) already running
halen daha bekliyorum
i'm still waiting
halen daha umudu olmak
(deyim) hope against hope
halen iktidardaki hükümet
(Hukuk) current government in power
halen karşılanmamış talep
(Askeri) current unfilled demand
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) şu anda, henüz, şimdiki hâlde
Şimdi, şu anda, bugünkü günde
(Osmanlı Dönemi) tavır hareket veya davrânış, durum olarak