Kardeşim kullanılmış bir araba satın aldı, bu yüzden çok pahalı değildi.
- My brother bought a used car, so it was not very expensive.
Kullanılmış bir araba almam çok zor.
- I cannot afford buying a used car.
Uranyum, nükleer gücün üretiminde kullanılmaktadır.
- Uranium is used in the production of nuclear power.
Na'vi dili Avatar'da kullanılır.
- Na'vi language is used in Avatar.
Eskiden bir gece kuşuydum fakat şimdi bir erken kalkanım.
- I used to be a night owl, but now I'm an early riser.
Eskiden bardak altlıklarını toplardım.
- I used to collect coasters.
Erken kalkmaya alışkınım.
- I'm used to keeping early hours.
Yalnız yaşamaya alışkın.
- She is used to living alone.
O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
- It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.
Bu makarna sosunda kullanılan bitki maydanoz olabilir.
- The herb used in that pasta sauce might be parsley.
Balık yemek eskiden olduğu kadar şimdi sağlıklıklı mıdır?
- Is eating fish as healthy now as it used to be?
Futbol Japonya'da eskisinden daha popüler.
- Soccer is more popular in Japan than it used to be.
Vücudum eskiden olduğu kadar esnek değil.
- My body is not as flexible as it used to be.
Tom eskiden olduğu kadar utangaç değil.
- Tom isn't as heavy as he used to be.
Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır.
- France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea.
Biz eskiden komşu idik.
- We used to be neighbours.
Askerler tehlikeye alışıktırlar.
- Soldiers are used to danger.
Herkesin önünde konuşmalar yapmaya alışık değilim.
- I'm not used to making speeches in public.