gelenek

listen to the pronunciation of gelenek
Türkisch - Englisch
{i} custom

By studying overseas, students can come into contact with other manners and customs. - Yurt dışında eğitim görerek, öğrenciler diğer görgü ve gelenekler ile temas kurabilirler.

I think this kind of custom is unique to Asian countries. - Bu tür gelenek Asya ülkelerine özgüdür.

{i} tradition

Slotted spoons have a particular role in the traditional absinthe ritual. They are used to hold a sugar cube over a glass as one dissolves it into her drink with cold water. - Oluklu kaşıklar geleneksel pelin ayininde belirli bir role sahiptir.Onlar bir adet küp şekeri soğuk suyla bardaklarının içine eritmek için küp şekeri bardağın üstünde tutmak için kullanılır.

Good traditions should be preserved. - İyi geleneklerin korunması gerekir.

precedent
way

The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful. - Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.

usage
customs
(Hukuk) convention
groove
tradition, custom, convention
observance
institutional
folkway
form
gelenek görenek
customs
gelenek görenek
traditions
gelenek hukuku
(Kanun) common law
gelenek dışı yöntemler
unconventional techniques
gelenek karşıtlığı
unorthodoxy
gelenek ve görenekler
antiquities
gelenek yönelimli
(Pisikoloji, Ruhbilim) tradition-directed
dini gelenek
ritual
gelenekler
folkways
gelenekler
(Ticaret) institution
gelenekler
{i} customs

Many old customs are gradually dying out. - Birçok eski gelenekler yavaş yavaş ortadan kayboluyorlar.

Sending year-end gifts is one of the customs peculiar to Japan. - Yıl sonu hediyeleri gönderme Japonya'ya özgü geleneklerden biridir.

halkın kendiliğinden uyduğu gelenek
The tradition of public self-compliance
gelenekler
mores
gelenekler
unwritten law
gelenekler
custom

Many old customs are gradually dying out. - Birçok eski gelenekler yavaş yavaş ortadan kayboluyorlar.

Marriage customs differ by country. - Evlilik gelenekleri ülkelere göre değişir.

kelt gelenek ve deyişleri
celticism
kulaktan kulağa yayılarak gelen gelenek
auricular tradition
mahalli gelenek
local custom
öteden beri süregelen gelenek
an unbroken custom
Türkisch - Türkisch
Bir toplumda, bir toplulukta eskiden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlar, anane: "Şair yeni bir dil yaratabilir ama bunun için gereken gücü gelenekten alır."- N. Ataç
anane
tradisyon
an'ane
gelenek
Favoriten