Tom, okuldan sonra matematik zenginleştirme derslerine katılır.
- Tom attends maths enrichment classes after school.
Biz insanların hayatlarını zenginleştirmek istiyoruz.
- We want to enrich people's lives.
Herkes ne pahasına olursa olsun kendilerini zenginleştirmek istiyor, ne pahasına olursa olsun.
- Everyone wants to enrich themselves, at any cost, no matter what the cost.
İlerleme için hâlâ yer var.
- There's still room for improvement.
İlerleme için biraz yer var.
- There's some room for improvement.
Gelişim önerileri hoş karşılanır.
- Suggestions for improvements are welcomed.
Anglo Saksonlar başka dillerden sözcükler ödünç alarak dili zenginleştirdiler.
- The Anglo-Saxons enriched the language by borrowing words from other languages.
Solucan gübresi sürekli olarak toprağı zenginleştirir.
- Worm castings continually enrich the soil.
Çin halkının yaşamı şimdi gittikçe iyileşmesine rağmen, gelişme için hâlâ bir neden vardır.
- Although the life of Chinese people is getting better and better now, there is still room for improvement.
Amerikan-İngiliz ilişkileri gelişme gösterdi.
- American-British relations showed improvement.
Biz birçok iyileştirmeler yaptık.
- We've made many improvements.
Hepimiz son zamanlarda çok yönlü iyileştirmeler gördük.
- We've seen all-round improvements lately.
Hobbies enrich lives.