dolasarak

listen to the pronunciation of dolasarak
Türkisch - Englisch

Definition von dolasarak im Türkisch Englisch wörterbuch

dolaşarak
roving
dolaşarak
straying
dolaşarak
excursively
dolaşarak
round
dolaşarak ayılmaya çalışmak
walk off too much drink
dolaşarak gözden geçirme
perambulation
dolaşarak rahatlamak
walk off
seçmenleri dolaşarak oy istemek
canvass
dolaş
circulate

This magazine circulates widely. - Bu dergi yaygın olarak dolaşır.

I become a transparent eyeball; I am nothing; I see all; the currents of the Universal Being circulate through me; I am part or particle of God. - Ben saydam bir göz küresi olurum; ben hiçbir şeyim; Ben her şeyi görürüm; Evrensel varlığın akımları beni dolaşır; Ben Allah'ın parçası ya da parçacığıyım.

dolaş
got about
dolaş
cruise along
dolaş
{f} stroll

I strolled along the streets to kill time. - Zaman geçirmek için caddelerde dolaştım.

Let's stroll around the bazaar! - Çarşının etrafında dolaşalım.

dolaş
take trips
dolaş
divagate
dolaş
get about
dolaş
{f} cruise

Tom cruised down Park Street in his new sports car. - Tom yeni spor arabasıyla Park Caddesinde dolaştı.

etrafını dolaşarak geçmek
round
kapı kapı dolaşarak satmak
peddle
Türkisch - Türkisch

Definition von dolasarak im Türkisch Türkisch wörterbuch

dolaş
bakınız: sarmaş dolaş