Tom gözden kaybolmak istiyor.
- Tom wants to disappear.
Şimdi sıcaklık sıfırın altında on derece.
- It is ten degrees below zero now.
2010 sayısında iki tane sıfır vardır.
- There are two zeros in the number 2010.
Ortadan kaybolmak zorundasın.
- You have to disappear.
Zorla ortadan kaybolmak insanlığa karşı bir suçtur.
- Forced disappearance is a crime against humanity.
Ortadan kaybolmak zorundasın.
- You have to disappear.
Tom gözden kaybolmak istiyor.
- Tom wants to disappear.
Oksijensiz bütün hayvanlar uzun zaman önce gözden kaybolurdu.
- Without oxygen, all animals would have disappeared long ago.
O, bu şehirde gözden kayboldu.
- He disappeared from this town.
Kar yakında kaybolacak.
- The snow will soon disappear.
Benim için sürpriz oldu, o bir anda gözden kayboldu.
- To my amazement, it disappeared in an instant.
Küçük aile çiftlikleri yok oluyorlardı.
- Small family farms were disappearing.
O grup insanlar neredeyse yok oldular.
- That group of people almost disappeared.
Tom gözden kaybolmak istiyor.
- Tom wants to disappear.
Ortadan kaybolmak zorundasın.
- You have to disappear.
Onlar seni bulmadan önce, yok olmalısın.
- You need to disappear before they find you.
Pasifik'teki düşük rakımlı bazı ada ülkelerinin, deniz seviyesinin küresel ısınma sonucu yükselmesiyle yok olmasından korkuluyor.
- It's feared that some low-lying Pacific Island nations will disappear as seas rise as a result of global warming.
Hiç kimse o testten sıfır almadı.
- Nobody got zero in that test.
When Liverpool scored a third goal, their hopes of winning slipped away forever.
Traffic on the encrypted channels used by senior Iraqi generals had peaked and zeroed, then peaked again, and zeroed again.
... deeper and deeper into the capital cheer region numerous case to disappear ...
... disappear before they can be used by the first North Americans. ...