Tom didn't take Mary's age into consideration.
- Tom Mary'nin yaşını dikkate almadı.
You must take the fact into consideration.
- Gerçeği dikkate almalısın.
She seldom pays regard to my advice.
- O, tavsiyemi nadiren dikkate alır.
He was fighting regardless of his wound.
- O, yarasını dikkate almadan dövüşüyordu.
Let's begin by considering the similarities.
- Benzerlikleri dikkate alarak başlayalım.
I hadn't considered that.
- Ben onu dikkate almadım.
This is considered to be a matter of great importance.
- Bu çok önemli bir mesele olarak dikkate alınır.