Keşke Tatoeba'da daha fazla azınlık dilleri olsa.
 - I wish there were more minority languages in Tatoeba.
Azınlık haklarını korumalıyız.
 - We have to stand up for minority rights.
Sergi ufak bir skandala neden oldu.
 - The exhibition caused a minor scandal.
Ufak detaylar hakkında endişelenme.
 - Don't worry about the minor details.
Bu sadece küçük bir başarısızlık.
 - It's only a minor setback.
Bana babamın servetinden küçük bir pay verildi.
 - I was given a minor share of my father's wealth.
Reşit olmayan birinin refahını tehlikeye düşürdüğünüz için tutuklusunuz.
 - You're under arrest for endangering the welfare of a minor.
Tom'un çalıştığı bar reşit olmayan kimselere alkollü içki sattığı için ruhsatını kaybetti.
 - The bar where Tom works lost its license because they had been selling alcoholic drinks to minors.