I am not experienced in driving.
- Ben araba sürmede deneyimli değilim.
He was experienced in business.
- O, işte deneyimliydi.
The old man is wise and knows many things about life.
- Yaşlı adam hayat hakkında birçok konuda deneyimli ve bilgili.
The old man is wise and knows many things about life.
- Yaşlı adam hayat hakkında birçok konuda deneyimli ve bilgili.
She is old and experienced.
- O yaşlı ve deneyimli.
He is well versed in foreign affairs.
- O dışişlerinde iyi deneyimlidir.
That politician is well versed in internal and external conditions.
- O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.
Tom isn't a seasoned performer.
- Tom deneyimli bir oyuncu değildir.
Tom Jackson is a seasoned diplomat.
- Tom Jackson deneyimli bir diplomat.
Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad.
- Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.
From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
- Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
Our experiment went wrong last week.
- Geçen hafta deneyimiz kötü geçti.
People could have avoided many mistakes by simple experiments.
- İnsanlar basit deneyimlerle birçok hatadan kaçınabilirlerdi.
Tom likes experimenting.
- Tom deneyimi seviyor.
Ben bunun en iyi yol olduğunu tecrübe ile öğrendim.
- Ben bunun en iyi yol olduğunu deneyimle öğrendim.