I don't want to go out.
- Ben dışarı çıkmak istemiyorum.
I would rather stay at home than go out.
- Dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
She went out without saying good-bye.
- Hoşça kal demeden dışarı çıktı.
Tom put his hat on and went outside.
- Tom şapkasını giydi ve dışarı çıktı.
Sami wanted to move out.
- Sami dışarı çıkmak istiyordu.
You'll have to come back in a while: the man dealing with that business has just gone out.
- Kısa bir süre içinde tekrar gelmek zorunda kalacaksın: o işle ilgilenen adam az önce dışarı çıktı.
Mother has just gone out shopping.
- Anne az önce alışveriş için dışarı çıktı.