Aslan kafesinden dışarı çıkmak için mücadele etti.
 - The lion struggled to get out of his cage.
İnsanlar yoksulluğa karşı mücadele etti.
 - People struggled against poverty.
Bir savaş işareti yok.
 - There's no sign of a struggle.
Bu savaş, bir yaşam ya da ölüm mücadelesi gibi görünüyordu.
 - That fight seemed like a life-or-death struggle.
O kalkmak için çabaladı.
 - She struggled to get up.
Tom geçimini yapmak için çabaladı.
 - Tom struggled to make ends meet.