Tom odalarından birini bir üniversite öğrencisine kiralayarak ekstra para kazandı.
 - Tom made some extra money by renting one of his rooms to a college student.
Ekstra yiyeceği geride bırakmaya karar verdiler.
 - They decided to leave extra food behind.
Ayrı bir servis ücreti tahsil edilecektir.
 - The service charge is extra.
Ayrıca bu biraz ekstra yapmak için bir yoldur.
 - It's a way to make a little extra on the side.
Tom fevkalade mutlu hissetti.
 - Tom felt extraordinarily happy.
Fazladan bir on dolara ihtiyacımız olacak.
 - We'll need an extra ten dollars.
Tom başıma fazladan iş çıkarıyor.
 - Tom causes me a lot of extra work.
Onun için fazladan bir masraf olacak mı?
 - Will there be an extra charge for that?
Tom başıma fazladan iş çıkarıyor.
 - Tom causes me a lot of extra work.
Tom ve Mary'nin olağanüstü mutlu bir evlilikleri var.
 - Tom and Mary have an extraordinarily happy marriage.
Tom olağanüstü hızı olan bir atlettir.
 - Tom is an athlete with extraordinary speed.