barely, hardly; almost not

listen to the pronunciation of barely, hardly; almost not
Englisch - Türkisch

Definition von barely, hardly; almost not im Englisch Türkisch wörterbuch

scarcely
güç bela

Telefon çalmadan önce güç bela eve varmıştım. - Scarcely had I reached home before the telephone rang.

scarcely
z. hemen hemen, neredeyse, ancak; pek: He scarcely knows a word of Italian. Hemen hemen hiç İtalyanca bilmiyor. It's scarcely more than a
scarcely
ancak
scarcely
anca
scarcely
hemen hemen hiç

Tom hemen hemen hiç egzersiz yapmaz. - Tom scarcely ever gets any exercise.

scarcely
güçlükle

Ben gözlerime güçlükle inandım. - I scarcely believed my eyes.

Tom güçlükle Mary'yi tanıdı. - Tom scarcely recognized Mary.

scarcely
pek az
scarcely
zar zor
scarcely
hemen hemen

Bir gökkuşağı belirmeden önce, hemen hemen yağmur durmuştu. - Scarcely had the rain stopped before a rainbow appeared.

Tom hemen hemen hiç egzersiz yapmaz. - Tom scarcely ever gets any exercise.

scarcely
kıtı kıtına
scarcely
ucu ucuna
scarcely
neredeyse hiç

Neredeyse hiç para kalmamıştı. - There was scarcely any money left.

Neredeyse hiç nefes alamadım. - I could scarcely breathe.

scarcely
henüz

Yangın çıktığında pazar henüz açılmıştı. - Scarcely had the market opened when the fire broke out.

Biri kapıyı çaldığında o, kitabı okumaya henüz başlamıştı. - She had scarcely started reading the book, when someone knocked at the door.

Englisch - Englisch
scarcely
barely, hardly; almost not
Favoriten