Öğrenci bir soru sormak için elini kaldırdı.
- The pupil held up his hand to ask a question.
Tavsiye sormaktan çekinme.
- Don't hesitate to ask for advice.
Soru sormaktan korkma.
- Don't be afraid to ask questions.
Öğrenci bir soru sormak için elini kaldırdı.
- The pupil held up his hand to ask a question.
O,sadece yardım istemek zorunda.
- He has only to ask for help.
Onlar barış istemek için geldi.
- They came to ask for peace.
Tom'un beni affetmesini rica etmek için kararımı verdim.
- I've made up my mind to ask Tom to forgive me.
Tom Mary'yi fırın satışında onun yardım etmesini rica etmek için aradı.
- Tom called Mary to ask her to help at the bake sale.
Tom bana Mary'yi dansa davet etmek istediğini söyledi.
- Tom told me that he intended to ask Mary to the dance.
Tom baloya Mary'yi davet etmek istedi.
- Tom wanted to ask Mary to the prom.
O, ona nerede yaşadığını sordu.
- He asked her where she lived.
Altı yaşındaki birine sorun, altmış yaşındaki birine değil.
- Ask a six-year-old, not a sixty-year-old.
Ona dans etmeyi teklif etmekten ve reddedilmekten korkuyorum.
- I'm afraid of asking her to dance and being turned down.
Madem ki Tom ve Mary ayrıldılar, ona çıkma teklif etmek için sorun yok.
- Now that Tom and Mary have broken up, it's probably OK to ask her out on a date.