O insanlar arasında kendimi bir serseri gibi hissettim.
 - I felt like an outcast among those people.
Bir serseri olmak istemiyorum.
 - I don't want to be an outcast.
Geçtiğimiz birkaç gün boyunca hava bulutluydu.
 - It's been overcast for the past few days.
Hem Tom hem de Mary kendilerini kimsesiz gibi hissettiler.
 - Tom and Mary both felt like outcasts.
Tom bir dışlanmış gibi hissettiğini söyledi.
 - Tom said he felt like an outcast.
Hem Tom hem de Mary kendilerini dışlanmış gibi hissettiler.
 - Both Tom and Mary felt like outcasts.