actually; in fact; in reality

listen to the pronunciation of actually; in fact; in reality
Englisch - Türkisch

Definition von actually; in fact; in reality im Englisch Türkisch wörterbuch

really
hakikaten

Bu cep telefonu hakikaten pahalı. - This cellphone is really expensive.

O hakikaten sıkıcı mıydı? - Was he really boring?

really
gerçekten

Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum. - I really look forward to your visit in the near future.

Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor. - Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.

really
gerçekten mi

Yaptığına gerçekten minnettarım. - I really appreciate what you've done.

Gerçekten mi? Kitaplarını hep okuduğun, sevdiğin bir yazarın var mı? - Really? You have a favorite writer you always read?

really
öyle mi

Gerçekten tam olarak öyle mi söyledin? - Did you just really say that?

Gerçekten öyle mi düşünüyorsun? - Do you really think so?

really
mutlâka

Çıkmadan mutlaka karnını doyurmalısın. - You really should eat before you leave.

Çatı mutlaka tamir edilmeli. - The roof is really in need of repair.

really
kesin olarak

Birinin kafasından neler geçtiğini kimse kesin olarak bilemez. - No one ever really knows what's going through someone else's head.

Hiçbir şeyi kesin olarak öngöremeyiz. - We cannot really predict anything.

really
kesinlikle

Ben kesinlikle bir şans daha istiyorum. - I really want another chance.

Kesinlikle bana göre değil. - It's not really my cup of tea.

really
cidden

En son yapmak zorunda kaldığın cidden zor şey neydi? - What was the last really difficult thing you had to do?

Benim için Japonca konuşmak cidden kolay. - It's really easy for me to speak Japanese.

really
gayet

Buradaki sistem gayet iyi çalışıyor. - The system here works really well.

really
aslında

Jingle Bells, Noel zamanı yaklaştığında popüler bir şarkı, aslında bir Noel şarkısı değildir. Sözleri Noel hakkında bir şey söylemiyor. - Jingle Bells, a popular song around Christmas time, is not really a Christmas song. The lyrics say nothing about Christmas.

Ben aslında geveze birisi değilimdir. Sadece sana anlatacak çok şeyim var. - I'm not really a talkative person. It's just that I have a lot of things to tell you.

really
hakikat

O hakikaten sıkıcı mıydı? - Was he really boring?

Bu cep telefonu hakikaten pahalı. - This cellphone is really expensive.

really
sahi mi

Sahi mi? Benim hobim çizgi roman okumaktır. - Really? My hobby is reading comics.

really
sahiden

Sahiden mi? Adam, şaka yapıyorsun değil mi? - Really?! Man, you're kidding right?

O sahiden akıllı, değil mi? - She's really smart, isn't she?

really
z. gerçekten
Englisch - Englisch
really