Almanya, Fransa ile bir sınır paylaşmaktadır.
- Germany shares a border with France.
Tatlımı benimle paylaşmak ister misin?
- Would you like to share my dessert with me?
O, hisselerini çok iyi bir karla sattı.
- He sold his shares with a very good profit.
Bu şirketlerin hisseleri halka satıldı.
- Shares of these companies were sold to the public.
Odayı kız kardeşimle paylaşıyorum.
- I share the room with my sister.
Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.
- The children shared a pizza after school.
Bu şehrin kamusal bisiklet paylaşım programı vardır.
- This city has a public bike share program.
Hisse senedi fiyatları bu son ay dengesizdi.
- Share prices have been erratic this last month.
O, payını hak ediyor.
- He deserves his share.
Yolculuğum hakkında bir şey paylaşmak için doğal olarak şimdi herkesin beni beklediğini biliyorum.
- I know that now, naturally, all are waiting for me to share something about my voyage.
Bizim sorunlarımız ortaklık ile ele alınmalıdır; ilerleme paylaşılmalıdır.
- Our problems must be dealt with through partnership; progress must be shared.
Bütün Amerikalılar Wilson'un görüşünü paylaşmadı.
- Not all Americans shared Wilson's opinion.
Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
- You have to share the cake equally.
Kar payını talep etti.
- He claimed his share of the profits.
Tom'un kar payı vardı.
- Tom had a share in the profits.
Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.
- The children shared a pizza after school.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
They share a language.
Upload media from the browser or directly to the file share.
... You create platforms where the community can share its ...
... fair share and everybody's playing by the same rules. ...