a drunken condition; a spree

listen to the pronunciation of a drunken condition; a spree
Englisch - Türkisch

Definition von a drunken condition; a spree im Englisch Türkisch wörterbuch

drunk
sarhoş

Tom sokakta yatan bir sarhoşu fark etti. - Tom noticed a drunk lying in the street.

Ben dün gece çok sarhoştum. - I was so drunk last night.

drunk
sarhoş içkili
drunk
içki âlemi
drunk
fitil gibi
drunk
{f} iç: adj.sarhoş
drunk
ayyaşlık
drunk
sarhoş adam

Sarhoş adam düz yürüyemiyordu. - The drunken man couldn't walk straight.

Polis memuru el fenerini sarhoş adamın yüzüne tuttu. - The officer shone his flashlight in the drunken man's face.

drunk
sarhoş olmak

Çalışanların alışkanlıklarından biri sarhoş olmak ve ertesi güne kadar sefil hayatlarını unutmak için iş gününün sonunda bir barda ya da restoranda toplanmaktır. - One of the employees' habits is to gather in some bar or restaurant at the end of the workday to get drunk and forget their miserable life until the next day.

Sarhoş olmak işleri daha iyi yapmayacak. - Getting drunk won't make things better.

drunk
blind drunk körkütük sarhoş
drunk
f., bak. drink. s., i. sarhoş, içkili
drunk
içkili

Tom eve sürmek için çok içkili. - Tom is too drunk to drive home.

drunk
{s} mest olmuş
drunk
(isim) sarhoş, ayyaş, sarhoşluk, içki alemi
drunk
{s} kendinden geçmiş
drunk
{s} kafayı bulmuş
drunk
{i} sarhoşluk

Fahişelik, kumar, uyuşturucu madde kullanımı, sarhoşluk, düzeni bozmak ve diğer yasadışı etkinlikler kesinlikle yasaklanmıştır. - Prostitution, gambling, the use of narcotic substances, drunkenness, disorder, and all other illegal activities are STRICTLY FORBIDDEN.

drunk
{s} mest
drunk
{i} ayyaş

Çocuklar, aptallar ve ayyaşlar doğruyu söyler. - Children, fools and drunkards tell the truth.

O, gerçek bir ayyaştı. - He was a real drunkard.

drunk
drunk as a fiddler veya lord çok saıhoş
Englisch - Englisch
drunk