Many people in the world are hungry.
- Dünyada birçok insan açtır.
Babies cry when they are hungry.
- Bebekler aç olduklarında ağlarlar.
Because of hunger and fatigue, the dog finally died.
- Açlıktan ve yorgunluktan dolayı, köpek sonunda öldü.
Many of the workers died of hunger.
- İşçilerin çoğu açlıktan öldüler.
He who uncovers the most dies the fastest.
- Gerçekleri en çok açığa çıkaran, en çabuk ölür.
I can describe China, especially in relation to big cities like Beijing, in one sentence - China is a country whose pace of life is both fast and leisurely.
- Ben, özellikle Pekin gibi büyük şehirler ile ilgili olarak Çin'i tek bir cümleyle açıklayabilirim. - Çin, yaşam hızı hem hızlı hem de keyifli bir ülkedir.
I opened the drawer to get a pencil.
- Bir kurşun kalem almak için çekmeceyi açtım.
She was careful opening the drawer.
- O, çekmeceyi açarken dikkatliydi.
All the cherry trees in the park are in full bloom.
- Parktaki tüm kiraz ağaçları tamamen çiçek açmış.
Tulips will bloom soon.
- Laleler yakında çiçek açacaklar.
The automaker will unveil its new line of sports cars tomorrow.
- Otomobil üreticisi yarın spor arabaların yeni çizgisini açıklayacak.
At the inauguration ceremony a plaque was unveiled in honor of the founder.
- Açılış töreninde kurucunun şerefine bir plaket verildi.
He knows how to switch on the lamp.
- O, lambayı nasıl açacağını biliyor.
Switch on the light. I can't see anything.
- Işığı aç, bir şey göremiyorum.
Tom unfolded the blanket and wrapped it around himself.
- Tom battaniyeyi açtı ve onu kendi etrafına sardı.
Tom opened the envelope, pulled out the letter and unfolded it.
- Tom zarfı açtı, mektubu çıkardı ve onu açtı.
Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
- Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
Don't sleep with the windows open.
- Pencereler açık uyuma.
Could you turn on the light please?
- Lütfen ışığı açar mısınız?
Please turn on the radio.
- Lütfen radyoyu açar mısın?
Do you mind opening the window?
- Pencereyi açar mısın?
Please forgive me for opening your letter by mistake.
- Yanlışlıkla mektubunu açtığım için lütfen beni affet.
Tom said that he was famished.
- Tom Mary'nin çok aç olduğunu söyledi.
Tom seemed to be famished.
- Tom çok aç görünüyordu.
The door opened automatically.
- Kapı otomatik olarak açıldı.
I opened the box and looked inside.
- Kutuyu açtım ve içine baktım.
I should finish unpacking.
- Paketi açmayı bitirmeliyim.
Tom is in the other room, unpacking boxes.
- Tom diğer odada kutuları açıyor.
He who uncovers the most dies the fastest.
- Gerçekleri en çok açığa çıkaran, en çabuk ölür.
We uncovered this arcane.
- Biz bu gizemi açığa çıkardık.
He disclosed his intentions.
- O evlenme niyetini açıkladı.
No financial details were disclosed.
- Hiçbir mali ayrıntı açıklanmadı.
Tom lifted up his shirt and exposed his belly.
- Tom gömleğini yukarı kaldırdı ve karnını açtı.
Dan rejected Linda's idea to expose everything to the press.
- Dan, Linda'nın her şeyi basına açıklama fikrini reddetti.
Tom unlocked the front gate.
- Tom ön kapının kilidini açtı.
Tom unlocked the car door.
- Tom araba kapısını açtı.
Alcohol affects you more quickly on an empty stomach.
- Alkol sizi aç karnına daha çabuk etkiler.
Tom opened the trunk and found it empty.
- Tom bagajı açtı ve onu boş buldu.
It's possible that Tom doesn't know how to unclog a sink.
- Tom'un lavaboyu nasıl açacağını bilmemesi mümkündür.
I might be able to help you unclog your sink.
- Lavabonun tıkanıklığını açmana yardım edebilirim.
Tom unscrewed the cap and handed the jar to Mary.
- Tom kapağı açtı ve kavanozu Mary'ye uzattı.
He was driving a new red convertible.
- O yeni kırmızı üstü açılabilir bir araba sürüyordu.
Tom watched as Mary drove away in her red convertible sports car.
- Mary üstü açılabilir kırmızı spor arabasıyla uzaklaşırken Tom izledi.