şirketler

listen to the pronunciation of şirketler
Türkisch - Englisch
interfirm
companys
companies

These companies needed equipment and other supplies. - Bu şirketlerin, ekipmana ve diğer malzemelere ihtiyacı vardı.

Our trading companies do business all over the world. - Ticari şirketlerimiz bütün dünyada işlerini yaparlar.

şirket
(Hukuk) company

Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access. - Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.

Adopting the new policy was the best thing this company ever did. - Yeni politikayı benimsemek, bu şirketin şimdiye kadar yaptığı en iyi şeydi.

şirketler arası
intercompany
şirketler arası anlaşma
(Hukuk) inter-enterprise agreement
şirketler arası anlaşmaya ilişkin bildirim
(Hukuk) notification of inter-enterprise agreement
şirketler arası anlaşmaya ilişkin ihbar
(Hukuk) notification of inter-enterprise agreement
şirketler arası anlaşmaya ilişkin tebliğ
(Hukuk) notification of inter-enterprise agreement
şirketler hukuku
(Hukuk) firm law
şirketler--finans
corporations--finance
şirket
{i} firm

After fifteen years at a building firm, Bill Pearson was given the responsible position of area manager. - Bir inşaat şirketinde on beş yıldan sonra, Bill Pearson'a sorumlu bölge müdürü pozisyonu verildi.

She is closely associated with the firm. - Şirket ile yakından ilişkilidir.

şirket
(Ticaret) incorporation
şirket
Inc
anonim şirketler
stock companies
holding şirketler
conglomerate corporations
holding şirketler
holding companies
şirket
(Ticaret) business

He took charge of the family business after his father died. - Babasının ölümünden sonra aile şirketinin sorumluğunu üstüne aldı.

Small business are often absorbed by a major company. - Küçük işletmeler genellikle büyük bir şirket tarafından sömürülürler.

şirket
company name
şirket
organization

The small company was taken over by a large organization. - Küçük şirket, büyük bir organizasyon tarafından devralındı.

şirket
corporate

Corporate bankruptcies continued at a high level last month. - Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.

The government is controlled by corporate interests. - Hükümet, şirket çıkarları tarafından kontrol edilir.

şirket
operator
şirketler grubu
(Kanun,Ticaret) conglomerate
şirketler grubu
(Ticaret) corporate group
şirket
business firm
şirket
concern
şirket
society
şirketler grubu
company union
anonim şirketler hukuku
joint stock companies act
şirket
{i} house

We hired a company to get rid of the insects under our house. - Evimizin altındaki böceklerden kurtulmak için bir şirket kiraladık.

Is your house far from your company? - Senin evin, şirketinden uzak mı?

Türk şirketler hukuku
(Hukuk) Turkish company law
kızıl şirketler
(Ticaret) red chips
tıbbi şirketler
medical corporations
özel şirketler
(Hukuk) private companies
şirket
law partnership, joint ownership
şirket
company, firm, corporation; partnership ortaklık
şirket
enterprise
şirket
corporation

She works for a large American corporation. - Büyük bir Amerikan şirketi için çalışıyor.

The multinational corporation lowered the price of several products. - Çok uluslu ticaret şirketleri çok sayıda ürünün fiyatını düşürdü.

şirket
com. company, firm; corporation
şirket
establishment

This establishment attracts a clientele of both tourists and businessmen. - Bu şirket hem turistlerden hem de iş adamlarından müşteri çekiyor.

şirket
partner

I bought out my partner and now the company is mine. - Ortağımın yasal haklarını satın aldım ve artık şirket benim.

Türkisch - Türkisch

Definition von şirketler im Türkisch Türkisch wörterbuch

ŞİRKET
(Osmanlı Dönemi) Ortaklık, iş ortaklığı
ŞİRKET
(Osmanlı Dönemi) Huk: İki veya daha fazla şahsın emek ve malları ile müştereken, iktisadî bir gayeye erişmek için bir akidle birleşmeleri. Bak: Cem'iyyet
şirket
Ortaklık: "İtalya'da büyük bir şirketin acentasıyım ben..."- R. Enis
şirket
Ortaklık
şirketler
Favoriten