I figured it was easier to do it this way.
 - Onu bu şekilde yapmanın daha kolay olduğunu düşündüm.
I can't make out these figures.
 - Bu şekilleri anlayamam.
The old house was in bad shape.
 - Eski ev kötü bir şekildeydi.
Modern bridges are similar in shape.
 - Modern köprüler şekil olarak benzer.
I formulated it wrongly.
 - Onu yanlış şekilde formüle ettim.
Buddha, impressed by the rabbit's efforts, raised him unto the moon and set him in that form forever more.
 - Tavşanın çabalarından etkilenen Buddha onu aya kadar yükseltti ve onu sonsuza kadar bu şekilde bıraktı.
Patterns of married life are changing a lot.
 - Evlilik yaşam şekilleri çok değişiyor.
Britain faced dangerously low supplies of food.
 - İngiltere tehlikeli şekilde düşük gıda malzemeleri ile karşı karşıya idi.
Mary laid on her bed, crying with her face buried into her pillow.
 - Mary yatağına uzandı, yüzü yastığına gömülü şekilde ağladı.
The refugee crossed the line safely.
 - Mülteciler güvenli bir şekilde sınır çizgisini geçtiler.
You have to read between the lines to get the most out of anything.
 - En iyi şekilde yararlanmak için satır aralarını iyi okumak zorundasın.
A wise man would not act in that way.
 - Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.
Tom doesn't know how things turned out this way.
 - Tom şeylerin bu şekilde ortaya nasıl çıktığını bilmiyor.
Surprisingly enough, he turned out to be a thief.
 - Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.