We suggest raising the fees.
- Ücretleri yükseltmeyi öneriyoruz.
He depends on his parents for his university fees.
- O, üniversite ücretleri için ebeveynlerinin eline bakıyor.
Tom won't lower the price.
- Tom ücreti indirmeyecek.
The price doesn't include consumption tax.
- Ücrete tüketim vergisi dahil değil.
There is no admission fee for children under five.
- 5 yaş altı çocuklar için giriş ücreti yoktur.
The lawyer's fee was very high.
- Avukatın ücreti çok yüksekti.
The union won a 5% wage increase.
- Sendika, % 5 oranında ücret artışı kazandı.
The leaders of the Union agitated for higher wages.
- Sendikanın liderleri, daha yüksek ücret için ortalığı karıştırıyorlardı.
Would you be willing to send me a sample free of charge?
- Bana ücretsiz bir numune gönderir misiniz?
What are the charges in this hotel?
- Bu otelde ücretler nedir?
How much does it cost to get in?
- Giriş ücreti ne kadar?
The cost of the air fare is higher than of the rail fare.
- Uçak bileti ücretinin tutarı tren bileti ücretinden daha yüksek.
You need to pay extra for the batteries.
- Piller için ekstra ücret ödemeniz gerekir.
Poor Japanese immigrants were willing to work for low pay.
- Fakir Japon göçmenler düşük ücretle çalışmaya istekliydiler.
The leaders of the Union agitated for higher wages.
- Sendikanın liderleri, daha yüksek ücret için ortalığı karıştırıyorlardı.
The manager advanced him two weeks' wages.
- Yönetici ona iki haftalık ücreti avans verdi.
I have to pay high rates to the boarding.
- Pansiyona yüksek ücretler ödemek zorundayım.
What's your hourly rate?
- Senin saat ücretin nedir?
The fee includes the payment for professional services needed to complete the survey.
- Araştırmayı tamamlamak için gereken mesleki hizmetler ücrete dahildir.
We've hired Tom to paint our garage.
- Garajımızı boyaması için Tom'u ücretle tuttuk.
It wasn't my idea to hire him.
- Onu ücretle çalıştırmak benim fikrim değildi.
The professor who invented it has the right to reasonable remuneration from the university.
- Onu icat eden profesör, üniversiteden makul bir ücret hakkına sahip
I have no objection to paying a special fee if it is necessary.
- Gerekirse özel bir ücret ödeme konusunda herhangi bir itirazım yok.
If necessary, I have no objection to paying a special fee.
- Eğer gerekliyse, özel bir ücret ödemeye hiçbir itirazım olmaz.
I'm not the only one who doesn't have enough money to pay the membership fee.
- Üyelik ücretini ödemek için yeterli paraya sahip olmayan tek kişi ben değilim.
A higher minimum wage can raise earnings and reduce poverty.
- Daha yüksek asgari ücret, kazançları yükseltip yoksulluğu azaltabilir.
What's the minimum salary in Italy?
- İtalya'da asgari ücret nedir?
What's the minimum salary in Australia?
- Avustralya'da asgari ücret nedir?
A higher minimum wage can raise earnings and reduce poverty.
- Daha yüksek asgari ücret, kazançları yükseltip yoksulluğu azaltabilir.
Those who have not paid their dues are asked to see me at the end of class.
- Ücretlerini ödememiş olanların dersin sonunda beni görmeleri isteniyor.