özenle

listen to the pronunciation of özenle
Türkisch - Englisch
carefully

I gave my carefully prepared speech. - Özenle hazırladığım konuşmamı yaptım.

minutely
meticulously

The school was meticulously clean. - Okul özenle temizlendi.

grandmotherly
conscientiously
özen
attention

Pay attention to what you're doing. - Yaptığın şeye özen göster.

özen
care

She always takes care of her children. - Her zaman çocuklarına özen gösterir.

Great care has been taken to use only the finest ingredients. - Sadece en iyi malzemeleri kullanmak için büyük özen gösterilmiştir.

özenle kucaklamak
cradle
özenle yapılmış
carefully made
özenle bakmak
to look after (someone, something) with great care
özenle bakmak
coddle
özenle büyütülmüş şey
nurseling
özenle büyütülmüş şey
nursling
özenle seçilmiş
recherche
özenle yetiştirmek
cocker up
özen
heed
özen
caution
özen
rigor
özen
punctilio
özen
solicitude
özen
carefulness
Özen
(isim) Care, carefulness, attention
özen
assiduity
özen
care, attention, pains itina, ihtimam
özen
pains

He did his work painstakingly. - O, işini özenle yaptı.

özen
application
özen
elaboration
özen
jealousy
özen
thought

Please take your rubbish with you and dispose of it thoughtfully. - Lütfen çöpünü yanına al ve onu özenli bir şekilde at.

özen
painstaking

He did his work painstakingly. - O, işini özenle yaptı.

Türkisch - Türkisch

Definition von özenle im Türkisch Türkisch wörterbuch

özen
Bir işin elden geldiğince iyi olmasına çabalama, özenme, itina, ihtimam: "Yenisini onlar özenle bileğime geçirdiler."- H. Taner
özen
Bir işin elden geldiğince iyi olmasına çabalama, özenme, itina, ihtimam
özenle
Favoriten