çizecek

listen to the pronunciation of çizecek
Türkisch - Englisch
scriber
A sharp-pointed tool, used by joiners for drawing lines on stuff; a marking awl
a sharp-pointed awl for marking wood or metal to be cut
{i} sharp awl used for outlining designs on metalwork or wood
çiz
{f} draw

NB: This was drawn a long time ago so the quality is low. - NB:Çok uzun süre önce çizildi bu yüzden kalite kötüdür.

There were some guests waiting in the drawing room. - Çizim odasında bekleyen bazı misafirler vardı.

çiz
cross out

Cross out all the wrong answers. - Tüm yanlış cevapların üstünü çiz.

Cross out the incorrect words. - Yanlış kelimeleri çiziniz.

çiz
{f} drawing

She watched him drawing a picture. - O, onun bir resim çizişini izledi.

There were some guests waiting in the drawing room. - Çizim odasında bekleyen bazı misafirler vardı.

çiz
{f} drawn

Mary could not stop looking at the picture of Sleeping Beauty that Tom had drawn. - Mary Tom'un çizdiği Uyuyan Güzel resmine bakmaktan vazgeçemedi.

The picture of Mary that Tom had drawn took John's breath away. - Tom'un çizdiği Mary'nin resmi John'un soluğunu kesti.

çiz
{f} lined
çiz
{f} plotted
çiz
plot

I think they're plotting something. - Sanırım onlar bir şey çiziyorlar.

Türkisch - Türkisch
Ağaçları yarıp salgısını almak için kullanılan yay kesitli, sivri uçlu, tahta saplı bir aleti
Ağacı çizmeye yarayan, çember kesitli, ucu sivri ve ağaç saplı el aracı
ÇİZ
(Osmanlı Dönemi) f. Şey. Nesne