çelişki

listen to the pronunciation of çelişki
Türkisch - Englisch
(Hukuk) discrepancy
contradiction

Love is a great contradiction. You cannot live without it but at the same time you will be hurt by it. - Aşk büyük bir çelişkidir. Onsuz yaşayamazsın ancak aynı zamanda onun tarafından zarar verileceksin.

Our diplomacy and our military strategy were clearly in contradiction. - Diplomatik ve askeri stratejimiz açıkça çelişki içindeydi.

paradox
contrast
variable
excursion
contradictoriness
(a) contradiction
antinomy
contradiction, discrepancy
cleavage
{i} conflict

We have conflicting opinions on the matter. - Konuyla ilgili çelişkili görüşlerimiz var.

Tom is feeling conflicted. - Tom çelişkiye düşmüş hissediyor.

iç çelişki
inner conflict
kanunlar arası çelişki
conflict of laws
Türkisch - Türkisch
Çelişme, tenakuz
Çelişme, tenakuz: "Aşk bu, adı üstünde öyle bir iş ki / Yarı özlem, yarı sevinç, yarı çelişki."- F. Halıcı
(Hukuk) TENAKUZ
antimoni
paradoks
Englisch - Türkisch

Definition von çelişki im Englisch Türkisch wörterbuch

iç çelişki
internal conflict
çelişki
Favoriten