Daddy, may I go out and play?
- Baba, dışarıya çıkıp oyun oynayabilir miyim?
I take an umbrella with me when I go out.
- Ben dışarıya giderken yanımda bir şemsiye alırım.
Everyone rushed outdoors.
- Herkes dışarıya koştu.
Apply sunscreen before you go outdoors.
- Dışarıya çıkmadan önce güneş kremi sürün.
Both of them went to the window to look outside.
- Her ikisi de dışarıya bakmak için pencereye gitti.
Tom went back outside.
- Tom dışarıya geri döndü.
I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves.
- Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.
Shall we take this outside?
- Bunu dışarı götürelim mi?
Would you like to go out for a drink after work?
- İşten sonra bir içki için dışarıya çıkmak ister misin?
Do you want to go out and get something to eat?
- Dışarıya çıkmak ve yiyecek bir şey almak ister misin?
Most young adults enjoy going out at night.
- Çoğu genç yetişkin geceleyin dışarı çıkmaktan hoşlanır.
I'm going to go out this afternoon.
- Bu öğleden sonra dışarıya çıkacağım.
Don't forget to turn off the gas before going out.
- Dışarı çıkmadan önce gazı kapatmayı unutmayın.
Jane offered to take care of our children when we were out.
- Jane biz dışarıda iken bizim çocuklarımıza bakmayı teklif etti.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
The outside of the house was very run down.
- Evin dışarısı çok köhneydi.
Sami would never go outside of his house.
- Sami asla evinden dışarı çıkmazdı.
A person named Jones came while you were out.
- Sen dışarıdayken Jones adında bir kişi geldi.
A young person is waiting for you outside.
- Genç bir adam seni dışarıda bekliyor.