Türkçe - İngilizce
düğüme teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- düğüm
- node
Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation.
-Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur.
- düğüm
- knot
Tom held the knife between his teeth as he untied the knot.
-Tom düğümü çözerken bıçağı dişlerinin arasında tuttu.
I can't untie this knot.
-Bu düğümü çözemiyorum.
- düğüme ait
- nodular
- düğüm
- {i} loop
- Düğüm
- vertex
- düğüm
- tie
Tom said he wanted to learn how to tie a square knot.
-Tom kare bir düğüm bağlamayı öğrenmek istediğini söyledi.
I showed Tom how to tie some knots.
-Bazı düğümleri nasıl bağlayacağımı Tom'a gösterdim.
- düğüm
- hitch
- düğüm
- (Dilbilim) code
- düğüm
- knuckle
- düğüm
- climax
- düğüm
- difficulty
- düğüm
- (Askeri) bend
- düğüm
- rub
- düğüm
- tangle
- düğüm
- gradient
- düğüm
- nodosity
- düğüm
- nodule
- düğüm
- lit. climax
- düğüm
- knot; difficulty, rub; node; limax
- düğüm
- nodal
- düğüm
- phys. node
- düğüm
- twist
- düğüm
- nodus
İlgili Terimler
Türkçe - Türkçe
düğüme teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı
- Düğüm
- (Osmanlı Dönemi) ÜRBE
- Düğüm
- (Osmanlı Dönemi) UKD
- Düğüm
- gordil
- düğüm
- Edebî eserlerde çapraşık olguların çözülmeden önce toplandığı en büyük merak unsuru
- düğüm
- İplik, ip, halat gibi bükülebilir şeyleri kıvırıp kendi üzerine veya birbirine dolayarak yapılan boğum
- düğüm
- Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan kararlı dalgalarda titreşim genliğinin sıfır olduğu noktalardan her biri
- düğüm
- Edebî eserlerde çapraşık olguların çözümlenmeden önce toplandığı en büyük merak unsuru
- düğüm
- Anlaşılamayan, çözülemeyen karışık durum
- düğüm
- Anlaşılamayan, çözülemeyen karışık durum: "İçi ne kadar karışık olursa olsun, bu samimiyet her düğümü çözer."- P. Safa
İlgili Terimler
düğüme
Heceleme
dü·ğü·meResimler
Geçmiş
Favoriler