İngilizce - Türkçe
careful; using or exercising caution; tentative teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- cautious
- {s} ihtiyatlı
O son derece ihtiyatlı.
-She's extremely cautious.
Tom son derece ihtiyatlı.
-Tom is extremely cautious.
- cautious
- {s} tedbirli
Ben tedbirli olmaya çalışıyorum.
-I'm trying to be cautious.
Çok tedbirli olduğumu düşünüyor musun?
-Do you think I'm being too cautious?
- cautious
- müdebbir
- cautious
- dikkatli
Caddeyi geçerken dikkatli ol.
-Be cautious when you cross the street.
Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
-At last, they began to count down cautiously.
- cautious
- önemli
- cautious
- sakıngan
Yeni bir şey denemeyecek kadar sakıngan.
-He is too cautious to try anything new.
- cautious
- {s} sakınan
- cautious
- cautiously ihtiyatla cautiousness ihtiyatlılık
İlgili Terimler
İngilizce - İngilizce
careful; using or exercising caution; tentative teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- cautious
careful; using or exercising caution; tentative
Heceleme
careful; us·ing or ex·er·cis·ing caution; ten·ta·tiveTelaffuz
Resimler
Geçmiş
Favoriler