Onun rüşveti reddetmesi çok mantıklıydı.
- It was very sensible of him to reject the bribe.
Aramızda kalsın, o rüşvet nedeniyle görevden alındı .
- Between ourselves, he was dismissed for bribery.
Tom rüşvet vermekle suçlandı.
- Tom has been accused of bribery.
Bana rüşvet vermeye çalıştığına inanamıyorum.
- I can't believe you're trying to bribe me.
Bana rüşvet vermeye mi kalkışıyorsun?
- Are you attempting to bribe me?
O, rüşvet aldığını itiraf etti.
- He admitted he had taken bribes.
Rüşvet güç örgütleri ile birlikte ortaya çıkan bir şeydir.
- Bribes are something that arises in conjunction with power organizations.
... being who doesn't want all of his communications being available to anyone who can bribe a ...