birine

listen to the pronunciation of birine
Türkçe - İngilizce
to somebody

A check is a method of paying money to somebody. - Çek birine para ödeme yöntemidir.

Tell it to somebody else. - Bunu başka birine söyle.

to someone

If you don't want this, I'll give it to someone else. - Bunu istemiyorsan onu başka birine vereceğim.

In the U.S., we say bless you to someone when they sneeze. - Amerika Birleşik Devletlerinde, hapşırdıklarında birine çok yaşa deriz.

one

Tom broke one of the rules and was kicked out of school. - Tom kuralların birine uymadı ve okuldan atıldı.

I met one of my friends on my way home. - Eve giderken arkadaşlarımdan birine rastladım.

biri
somebody

We heard somebody shout. - Birinin bağırdığını duyduk.

As strange as it may be, he met with somebody who is said to be dead. - Olabildiğince tuhaf, o ölü olduğu söylenilen biriyle karşılaştı.

biri
one

I know one of them but not the other. - Birini tanıyorum da ötekini değil.

One of my dreams is to learn Icelandic. - Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.

birine asılmak
Hit on somebody

She though I was game, and she was totally hitting on me.

birine benzetmek
Take someone for
birine sormak
ask someone to
birine sözü vermek
give the floor to someone

I now give the floor to our Dean - Şimdi sözü Dekanımıza veriyorum.

birine bir görevi vermek
(Hukuk) entrust someone with a duty
birine bir şeyi inandırmak
assure smb. of smth
birine haklar ve yükümlülükler vermek
(Hukuk) grant someone rights and obligations
birine karşı birlik olmak
gang up on
birine karşı sorumlu olmak
be answerable to smb. for smb
birine sorumluluk yüklemek
lay a burden on
birine söz vermek
give someone one's word
birine yük yüklemek
lay a burden on
birine zor bir iş yüklemek
saddle someone with a task
bir suçu birine yüklemek
lay at someone's door
bir şeyi birine yüklemek
tag someone with
biri
{i} cookie

I'd like to try one of those cookies. - Bu kurabiyelerden birini denemek istiyorum.

I usually don't like sweet things, but I will try one of your cookies. - Ben genellikle tatlı şeyleri sevmiyorum ama senin kurabiyelerinden birini deneyeceğim.

biri
any

Is there anybody who would like to go see a live concert of Lady Gaga with me? - Benimle Lady Gaga'nın bir canlı konserini seyretmeye gitmek isteyen biri varmı?

Is there anyone else wanting to eat? - Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?

(elbise) (birine) göre olmak
suit to
avantaj birine geçmek
gain the upper hand
biri
one of

One of my dreams is to learn Icelandic. - Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.

Dustin Moskovitz is a Jewish entrepreneur. He is one of the co-founders of Facebook. - Dustin Moskovitz, Yahudi bir girişimcidir. O, Facebook'un kurucularından biridir.

biri
anyone

Never have I heard anyone say a thing like that. - Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.

Anyone can cultivate their interest in music. - Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.

biri
soul

Death is one of two things. Either it is annihilation, and the dead have no consciousness of anything; or, as we are told, it is really a change: a migration of the soul from this place to another. - Ölüm iki şeyden biridir.O ya ölümlülüktür, ve ölüler herhangi bir şeyin bilincinde değildir; ya da bize söylenildiği gibi, gerçekten bir değişikliktir: ruhun bu yerden ötekine göç etmesidir.

I don't have a soul, and neither does anyone else. - Benim bir ruhum yok ve başka birinin de yok.

biri
first

Let's draw lots to decide who goes first. - Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim.

Poland was one of the first countries to recognize the Republic of Turkey. - Polonya, Türkiye Cumhuriyeti'ni tanıyan ilk ülkelerden biriydi.

fiziki olarak birine benzemek
take after
biri
someone

You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without. - Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen.

A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else. - Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.

biri
in one

Tom bought a bag of apples and he ate a third of them in one day. - Tom bir çanta elma satın aldı ve bir günde bunların üçte birini yedi

Susan will be ready to the party in one hour and will need someone to pick her up. - Susan bir saat içinde parti için hazır olacak ve onu alması için birine ihtiyacı olacak.

biri
of one

Here is a sample of the work of one of our workmen. - İşte bizim işçilerden birinin işinin bir örneği.

The solution of one may prove to be the solution of the other. - Birinin çözümü, ötekinin çözümünü kanıtlayabilir.

sözü birine bırakmak
Leave the floor to
allah birine bir şeyi vermek
be endowed with
biri
one of them

One of them is a spy. - Onlardan biri bir casus.

There are many talented people in our city, but Tom isn't one of them. - İlimizde birçok yetenekli insan var, ama Tom bunlardan biri değildir.

biri
one (of them); somebody, someone
biri
one; cookie
biri
_un
her birine
apiece
suçu birine yüklemek
fasten the blame on someone
suçu birine yüklemek
shift the blame onto
varmak (birine)
marry someone
İngilizce - İngilizce

birine teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

biri
{i} (in India) bidi, cheap cigarette made from cut tobacco rolled in leaf
İngilizce - Türkçe

birine teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

birine güvenini kaybetmek
Lose trust on somebody
birine güvenini yitirmek
Lose trust on somebody