Bazı hesaplamalar yapmaktayım.
- I've been doing some calculations.
O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı.
- He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records.
Hesaplamalarımda bir hata yaptım.
- I've made a mistake in my calculations.
Tom kafasında hızlı bir hesaplama yaptı.
- Tom did a quick calculation in his head.
DNA testi onu tüm suçlamalardan kurtardı.
- The DNA test cleared him of all charges.
Ben tüm bu suçlamaları reddediyorum.
- I deny all those charges.
Saymada yanlış yapmamaya özen göstermelisin.
- You must be accurate in counting.
Almanca sayı sayıyorum.
- I am counting in German.
Matematiksel hesaplamalar yoluyla Le Verrier Uranüsün ötesindeki başka gezegenin varlığını tahmin etti. Bu gezegenin yer çekimi Uranüsün sıradışı hareketini açıkladı.
- Through mathematical calculations, Le Verrier predicted the presence of another planet beyond Uranus. The gravitational pull of this planet would explain the unusual motion of Uranus.
Saymada yanlış yapmamaya özen göstermelisin.
- You must be accurate in counting.
Başkalarının ceplerindeki parayı saymak iyi değildir ama ilginçtir.
- Counting money in other people's pockets isn't good, but it's interesting.
Tom Mary'nin, parti hazırlığı için ona yardım edeceğini hesaplamıştı.
- Tom was counting on Mary to help him get ready for the party.
Abaküsler hesaplama aracıdır.
- Abacuses are counting devices.