before in time or place

listen to the pronunciation of before in time or place
İngilizce - Türkçe

before in time or place teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

pro
yerinde

Yerinde olsam, ona evlenme teklif ederim. - If I were you, I would propose to her.

Uygun elbiseler iş yerinde çok önemlidir. - Proper clothes count for much in business.

pre
önek önce, ön
pre
ön

Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız. - We have to take steps to prevent air pollution.

Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur. - It would be to your advantage to prepare questions in advance.

pre-
önce

O önceden kesilmiş domuz filetosu aldı. - He bought the pre-cut pork loin.

İslam öncesi Araplar göçebeydiler. - The pre-Islamic Arabs were nomads.

pre-
(önek) ön
pre-
önceden

O önceden kesilmiş domuz filetosu aldı. - He bought the pre-cut pork loin.

pre-
erken
pre-
ilk
pro
yandaş
pro
önek ... taraftarı, ... yanlısı, -in tarafını tutan: He´s pro-French. 1. O, Fransızların tarafını tutuyor. 2. O, Fransızcadan yanadır
pre
(Askeri) POSITIONED WAR RESERVE MATERIAL REQUIREMENT, PROTECTABLE: KORUNABİLİR (MUHAFAZA EDİLEBİLİR), ÖNCEDEN İDHAR EDİLMİŞ HARP YEDEĞİ MALZEME GEREKSİNİMİ: Önceden idhar edilmiş harp yedeği malzeme gereksiniminin tedarik, fon ve envanter yönetimi amaçlarıyla korunan, muhafaza edilen kısmı
pre
önce

Önceki hayatınızda kim olabileceğinizi öğrenmek için aşağıdaki formu doldurunuz. - Complete the following form to know who you could have been in a previous life.

Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur. - It would be to your advantage to prepare questions in advance.

pre
evvel
pre
öncesi

Tarih öncesi heykelcilik çok farklı şekillerde yorumlanmış. - Prehistoric figurines have been interpreted in many different ways.

Buz birçok tarih öncesi hayvanlar fosilleştirdi. - The ice has fossilised many prehistoric animals.

pre
önceden

O iki gün önceden vardı. - He arrived two days previously.

Hegel'le aynı şekilde, Panovsky'nin diyalektik kavramı tarihe önceden belirlenmiş bir rotayı izlettirir. - In the same way as Hegel, Panovsky's notion of the dialectic makes history follow a predetermined course.

pre
önceki

Ben önceki gün bir kamera kaybettim. - I had lost a camera in the previous day.

Boynun bir önceki yılda kalınlaştı mı? - Has your neck thickened during the previous year?

pre
pref. önce
pre
ön-
pro
lehte olanlar
pro
dili profesyonel atlet
İngilizce - İngilizce
pre-
pro
pre
pro-
before in time or place

    Heceleme

    be·fore in time or place

    Türkçe nasıl söylenir

    bîfôr în taym ır pleys

    Telaffuz

    /bəˈfôr ən ˈtīm ər ˈplās/ /bɪˈfɔːr ɪn ˈtaɪm ɜr ˈpleɪs/