başkasından

listen to the pronunciation of başkasından
Türkçe - İngilizce
by indirect means
secondhand
başka
else

Is there anyone else wanting to eat? - Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?

Nobody else got hurt. - Başka hiç kimse yaralanmadı.

başka
different

Tom isn't very different from anybody else. - Tom başka herhangi birinden çok farklı değil.

I would do it in a different way than you did. - Senin yaptığından başka türlü yapardım.

başka
another

I have another friend in China. - Çin'de başka bir arkadaşım var.

Say it in another way. - Onu başka bir şekilde söyle.

başka
other

They are talking loudly when they know they are disturbing others. - Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..

I had no other choice. - Başka seçeneğim yoktu.

başkasından öğrenilmiş
secondhand
başka
otherwise

I thought it was a good book, but Jim thought otherwise. - Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.

I could not have done otherwise. - Başka türlü yapamazdım.

başka
beside

Did Mary have any other children besides Jesus? - Mary'nin İsa dışında başka çocukları var mı?

Was there anybody else besides Tom? - Tom'un dışında başka biri var mıydı?

başka
other than

It's unlikely that anyone other than Tom would be interested in buying this. - Tom'dan başkasının bunu almayı istemesi pek olası değil.

The little girl never smiles at anyone other than Emily. - Küçük kız, Emily'den başkasına asla gülümsemez.

başka
forth
başka
but

There was nothing but an old chair in the room. - Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.

We had no choice but to leave the matter to him. - Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.

başka
any more

Unless you have any more questions, I'd like to go now. - Başka sorunuz yoksa, şimdi gitmek istiyorum.

To be happy and not ask any more questions would be best. - Mutlu olmak ve başka soru sormamak en iyisi olur.

başka
(Bilgisayar) more

Time is more precious than anything else. - Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.

Good health is more valuable than anything else. - İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.

başka
apart

What else did you find in Tom's apartment? - Tom'un dairesinde başka ne buldun?

This apartment is bigger than any other one in the building. - Bu daire, binadaki herhangi başka birinden daha büyüktür.

başka
saving
başka
{s} distinct
başka
what else

What else could I have done? - Başka ne yapabilirdim?

Tom doesn't know what else to do. - Tom başka ne yapacağını bilmiyor.

başka
alternate
başka
alternative

We agreed that there was no other alternative. - Başka seçenek olmadığını kabul ettik.

They had no alternative but to retreat. - Geri çekilmekten başka seçenekleri yoktu.

başka
further

Do you have any further questions to ask? - Soracak başka sorunuz var mı?

We need to avoid any further delays. - Başka gecikmelerden kaçınmalıyız.

başka
atypical
başka
any further
başka
to another
başka
apart from

Apart from Barack Obama, all US presidents were white. - Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.

Apart from my sister, my family doesn't watch TV. - Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.

başka
except, apart (from), other (than)
başka
except

The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food. - Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.

I know nothing except that she left last week. - Geçen hafta ayrıldığından başka bir şey bilmiyorum.

başka
excepting
başka
barring
başka
other, another, different
başka
slang gypsy
başka
hetero
başka
another; other; different; else
başka
save

Nothing but peace can save the world. - Barıştan başka hiçbir şey dünyayı kurtaramaz.

Nothing but a miracle can save her now. - Artık onu bir mucizeden başka hiçbir şey kurtaramaz.

başka
noneot
Türkçe - Türkçe

başkasından teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Başka
özge
Başka
(Hukuk) MAADA
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge: "Yıllar sonra olaya başka bir açıdan bakabildim."- H. Taner
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge
başka
"Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır: "Başkalarının otuz liraya yaptığı bir kostümü siz niye seksen liraya yapıyorsunuz?"- R. N. Güntekin. "Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan: "Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor."- H. E. Adıvar