başkası

listen to the pronunciation of başkası
Türkçe - İngilizce
someone else

If he doesn't accept the job, someone else will. - İşi o kabul etmezse, başkası eder.

It's good to put yourself in someone else's place now and then. - Arada sırada kendinizi başkasının yerine koymak iyidir.

other

It's unlikely that anyone other than Tom would be interested in buying this. - Tom'dan başkasının bunu almayı istemesi pek olası değil.

The little girl never smiles at anyone other than Emily. - Küçük kız, Emily'den başkasına asla gülümsemez.

somebody else

Tom sold it to somebody else. - Tom onu başkasına sattı.

It's clear they thought I was somebody else. - Benim başkası olduğumu düşündükleri açık.

another, someone else
another

I have to find another one. - Başkasını bulmalıyım.

If a tree dies, plant another in its place. - Bir ağaç ölürse yerinde bir başkası yetişir.

another one
başka
else

A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else. - Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.

In order to make us and everyone else remember this day, I ask everyone to plant a tree with us. - Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.

başka
different

I would do it in a different way than you did. - Senin yaptığından başka türlü yapardım.

Did Jesus walk over water and then turn it into wine? No, that's a different story! - İsa su üzerinde mi yürüdü ve onu şaraba mı dönüştürdü? Hayır bu başka bir konu!

başka
another

Say it in another way. - Onu başka bir şekilde söyle.

It is difficult to translate a poem into another language. - Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.

başka
other

I had no other choice. - Başka seçeneğim yoktu.

They are talking loudly when they know they are disturbing others. - Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..

başkası için yapılan
vicarious
başkası sanmak
mistake
başkası adına kitap yazan yazar
ghost writer
başkası adına rica eden kimse
intercessor
başkası için riske girmek
bell the cat
başkası için söylenen söz
apostrophe
başkası için söz söylemek
apostrophize
başkası için çalışmak
hire oneself out
başka
otherwise

I could not have done otherwise. - Başka türlü yapamazdım.

I thought it was a good book, but Jim thought otherwise. - Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.

başka
beside

Did Mary have any other children besides Jesus? - Mary'nin İsa dışında başka çocukları var mı?

There was no one there besides me. - Orada benden başka kimse yoktu.

başka
other than

The little girl never smiles at anyone other than Emily. - Küçük kız, Emily'den başkasına asla gülümsemez.

It's unlikely that anyone other than Tom would be interested in buying this. - Tom'dan başkasının bunu almayı istemesi pek olası değil.

başka
forth
başka
but

There was nothing but an old chair in the room. - Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.

The girl did nothing but cry. - Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.

başka
any more

To be happy and not ask any more questions would be best. - Mutlu olmak ve başka soru sormamak en iyisi olur.

I won't answer any more questions right now. - Şimdi başka sorulara cevap vermeyeceğim.

başka
(Bilgisayar) more

Time is more precious than anything else. - Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.

Cows are more useful than any other animal in this country. - İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.

başka
apart

Apart from Barack Obama, all US presidents were white. - Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.

Apart from my sister, my family doesn't watch TV. - Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.

başka
saving
başka
{s} distinct
başka
what else

Tom didn't know what else to say. - Tom başka ne söyleyeceğini bilmiyordu.

What else would you like to know? - Başka ne bilmek istersin?

başka
alternate
rica başkası adına
intercession
başka
alternative

We agreed that there was no other alternative. - Başka seçenek olmadığını kabul ettik.

We had no alternative but to fight. - Döğüşmekten başka seçeneğimiz yoktu.

başka
further

Do you have any further questions to ask? - Soracak başka sorunuz var mı?

Do you have anything further to say? - Söyleyecek başka bir şeyin var mı?

başka
atypical
başka
any further
başka
to another
başka
apart from

Apart from my sister, my family doesn't watch TV. - Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.

Apart from his parents, no one knows him very well. - Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.

başka
except, apart (from), other (than)
başka
except

We had no choice except to put up with it. - Ona katlanmaktan başka seçimimiz yoktu.

The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food. - Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.

başka
excepting
başka
barring
başka
other, another, different
başka
slang gypsy
başka
hetero
başka
another; other; different; else
başka
save

The President had the power to save the men from execution at the stroke of a pen. - Başkanın adamları ipten alacak gücü vardı, bir kalem oynatmaya bakardı iş.

Nothing but a miracle can save her now. - Artık onu bir mucizeden başka hiçbir şey kurtaramaz.

başka
noneot
bebekken başkası ile değişmiş çocuk
changeling
davulu biz çaldık, parsayı başkası topladı
(Konuşma Dili) We did the job and took all the trouble; others benefited from it
parsayı başkası toplamak
for someone else to reap the benefits of your work (while you are left empty-handed or unrecognized)
parsayı başkası toplamak
somebody else to get the benefit
Türkçe - Türkçe
Diğer bir şahıs, herhangi bir kimse, diğeri, ötekisi: "Bir başkasını gönderir, soruşturmayı daha da derinleştirirlerdi."- E. Bener
Diğer bir şahıs, herhangi bir kimse, diğeri, ötekisi
(Hukuk) AHAR
Başka
özge
Başka
(Hukuk) MAADA
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge: "Yıllar sonra olaya başka bir açıdan bakabildim."- H. Taner
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge
başka
"Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır: "Başkalarının otuz liraya yaptığı bir kostümü siz niye seksen liraya yapıyorsunuz?"- R. N. Güntekin. "Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan: "Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor."- H. E. Adıvar