aykırılık

listen to the pronunciation of aykırılık
Türkçe - İngilizce
opposition
{i} contradiction
contradistinction
difference, disagreement; incongruity
irregularity; contradiction
repugnance; solecism
opposition, disagreement, incongruity
contrariety; cross purposes
anomaly
inconsistency
incongruity
discrepancy
conflict
(Dilbilim,İnşaat) contrast
{i} repugnance
{i} solecism
cross purposes
{i} contrariety
heterodoxy
{i} irregularity
aykırı
{s} anomalous
aykırı
{e} against

Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy. - Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır.

That's against the contract. - O, sözleşmeye aykırıdır.

aykırı
contradictory

What they say is contradictory to their feelings. - Söyledikleri şeyler hissettiklerine aykırı.

aykırı
counter
aykırı
repugnant
aykırı
cross

If you cross with a red light, it's against the law. - Kırmızı ışığı geçerseniz, bu, yasaya aykırıdır.

aykırı
(Kanun) incompatible
aykırılıklar
outliers
aykırı
contrary

I had a contrary opinion to the plan. - Plana aykırı bir görüşüm vardı.

What he has said is contrary to fact. - Onun söylediği gerçeğe aykırıdır.

aykırı
traversal
aykırı
traversable
aykırı
derogatory
aykırı
anti
aykırı
impolitic
aykırı
crosswise
aykırı
incongruous
aykırı
contradictious
aykırı
athwart
aykırı
thwart
aykırı
heterodox
aykırı
antithetic
aykırı
antithetical
aykırı
against, contrary to; crosswise, transverse, across; incongruous
aykırı
crossways
aykırı
(Hukuk) contrary to

What he has said is contrary to fact. - Onun söylediği gerçeğe aykırıdır.

The result was contrary to his expectations. - Sonuç onun beklentilerine aykırıydı.

aykırı
contrary (to), against, in violation of
aykırı
transverse
aykırı
inconsistent
aykırı
gainst
aykırı
diverging, divergent
aykırı
variance
aykırı
dis
edebe aykırılık
indecorum
usa aykırılık
irrationality
Türkçe - Türkçe
Aykırı olma durumu, mugayeret, muhalefet
(Hukuk) MUGAYERET
tehalüf
Aykırı
marjinal
Aykırı
(Hukuk) MUGAYİR
aykırı
Gidilen yol üzerinde olmayıp gidiş yönüne ters düşen: "Burası Ankara'ya iki günöte, ana yollardan aykırı küçük bir kasabaydı."- R. H. Karay. Çapraz, ters
aykırı
Karşıt
aykırı
Bütün noktaları aynı düzlemde bulunmayan
aykırı
Gidilen yol üzerinde olmayıp gidiş yönüne ters düşen
aykırı
Çapraz, ters
aykırı
Alışılmışa, doğru olarak kabul edilmişe uygun olmayan, karşıt, ters, mugayir: "Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hâllerde Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir."- Anayasa
aykırı
Alışılmışa, doğru olarak kabul edilmişe uygun olmayan, karşıt, ters, mugayir
gerçeğe aykırılık
Gerçeğe uymama, aykırı olma durumu
kurala aykırılık
Dil kurallarına aykırı olarak kelime kullanma, kıyasa muhalefet
aykırılık