Onları ziyaret etmeden önce, kültürleri hakkında mümkün olduğu kadar çok bilgi sahibi olduk.
- We learned as much as possible about their culture before visiting them.
Mümkün olduğu kadar tünellerden kaçınmaya çalışacağım.
- I will try to avoid tunnels as much as possible.
O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
- He earns three times as much as I do.
Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.
- My brother eats twice as much as I do.
O biraz ele avuca sığmaz biri.
- She's a bit of a handful.
Sadece bir avuç dolusu insan gerçeği biliyor.
- Only a handful of people know the fact.
Tom bir avuç dolusu kuru üzüm yedi.
- Tom ate a handful of raisins.
Tom beni otuz dolara istediğin kadar çok yiyebileceğin bir restorana götürdü.
- Tom took me to a restaurant where you can eat as much as you want for thirty dollars.
O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
- He earns three times as much as I do.
Tom cebine uzandı ve bir avuç dolusu bozuk para çıkardı.
- Tom reached into his pocket and pulled out a handful of coins.
Tom eğildi ve bir avuç dolusu kum aldı.
- Tom bent down and picked up a handful of sand.
Tom cebine uzandı ve bir avuç dolusu bozuk para çıkardı.
- Tom reached into his pocket and pulled out a handful of coins.
Tom eğildi ve bir avuç dolusu kum aldı.
- Tom bent down and picked up a handful of sand.