التركية - الإنجليزية
تعريف yarma في التركية الإنجليزية القاموس.
- {i} splitting
- incision
- chop
- splitting, cleaving, or slitting (something)
- scission
- (Askeriye) breakthrough
- split
Let's not split hairs.
-Kılı kırk yarmayalım.
I think it's time for me to split some more firewood.
-Sanırım biraz daha odun yarmamın zamanıdır.
- split (wood, logs, rails)
- big, uncouth person
- coarsely ground wheat, barley, etc
- cut (as a passage cut in a ridge for a roadway)
- coarsely ground (wheat, barley, etc.)
- splitting; breakthrough; split
- cut
- engraving
- (Mekanik) slitting
- chopping
- cleavage
- fission
- riving
- freestone
- fissure
- yarmak
- split
- yarma deri
- Split leather
- yarma şeftali
- freestone peach
- yarmak
- to split; to split (something) in two; to split (something) down the middle; to cleave, rend; to slit
- yarmak
- {f} cleave
- yarmak
- gap
- yarmak
- {f} rend
- yarmak
- {f} disrupt
- yarmak
- (Askeri) penetrate
- yarmak
- fracture
- yarmak
- {f} maul
- yarmak
- lance
- yarmak
- clove
- yarmak
- cleft
- yarmak
- slash
- yarmak
- hack
- yarmak
- incise
- yarmak
- slit
- yarmak
- hew
- yarmak
- break
- yarmak
- rip
- ablukayı yarma
- running
- erken yarma
- (Spor) early split
- kılı kırk yarma
- hairsplitting
- kılı kırk yarma
- subtility
- kılı kırk yarma
- queasiness
- yarmak
- plough
- yarmak
- (et) crimp
- yarmak
- rift
- yarmak
- chop
- yarmak
- flaw
- yarmak
- sever
- yarmak
- tear
- yarmak
- (uzun) splinter
- yarmak
- to split, to rend, to cleave, to hew, to chop
- yarmak
- wedge off
- yarmak
- breach
- yarmak
- plow
- yarmak
- knap
- yarmak
- fissure
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف yarma في التركية التركية القاموس.
- Engebeli bir yerde, bir yolu geçirmek için açılmış yer
- Kolay yarılan ve çekirdeğinden ayrılan
- (Gıda) Yarma, kaynatılmış ve kurutulmuş buğdayın dibeklerde dövülerek kabuğunun ayırt edilmesi sonucunda ortaya çıkan ürün. Anadolu'da keşkek yapımında kullanılır. Kışlık yiyecektir
- İri, gelişigüzel kırılmış (tahıl)
- Yarmak işi
- Ortadan kolayca yarılan ve çekirdeğinden ayrılabilen meyve
- Gelişigüzel kırılmış buğdaydan yapılan bir tür çorba
- Buğday kırığı
- iri taneli tahıl
- Engebeli bir yerde, herhangi bir yolu geçirmek için açılmış yer
- (Osmanlı Dönemi) TERKİM
- yarma aşı
- Kalın çaplı anacın tepesi düzgün şekilde kesildikten ve perdahlandıktan sonra, tam orta yerinden 4-5 cm derinliğinde açılan yarığa bir kalem yerleştirilerek yapılan bir aşı
- yarma buğday
- İri ve gelişigüzel kırılmış buğday
- yarma kereste
- Damarları yönünde yarılarak biçimlendirilmiş ağaç
- yarma kütüğü
- Üzerinde balta ile odun yarmak için yapılan kalın kütük
- yarma saldırısı
- bakınız: yarma taarruzu
- yarma taarruzu
- İki yanı kapalı veya yanları kuşatma ve çevirmeye elverişsiz olan düşman birliğinin savunma düzenini, gedikler açarak parçalama amacı güden saldırı
- yarma çorbası
- Yarma buğday ile yapılmış bir tür çorba
- yarma şeftali
- Eti çekirdeğinden kolayca ayrılan şeftali
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) ŞERM
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) ŞATBE
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) AZK
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) SAVH
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) TEFKIYE
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) HARBAK
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) HERD
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) TEFCİR
- Yarmak
- açmak
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) FAZH
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) FATR
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) FEL'
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) FARS
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) İFRA'
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) HARB
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) ŞARK
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) KAHZ
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) TEŞRİM
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) FAT'E
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) HAR'
- Yarmak
- dilmek
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) TASDİ'
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) SELG
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) FAZC
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) ŞEKK
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) SEMG
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) ŞERŞERE
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) TESLİ'
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) ABT
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) MAKK
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) FETUR
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) BECC
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) HARR
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) TEFLİK
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) ŞAAB
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) FEZR
- Yarmak
- (Osmanlı Dönemi) SEL'A
- yarmak
- Derin yara açmak
- yarmak
- Ortasından, içinden geçmek: "Vapurun yardığı sular, iki yanından güya neşelerinden köpüre köpüre Üsküdar'a gidişler, daima eğlenceliydi."- A. Ş. Hisar
- yarmak
- Uzunlamasına bölüp ayırmak
- yarmak
- Buğday, arpa gibi tahıl tanelerini değirmende kırmak
- yarmak
- Ortasından, içinden geçmek
- yarmak
- Derin yara açmak: "Aralarına girmemiş olsaydı boğaz boğaza dövüşecekler, birbirlerinin başını gözünü yaracaklardı."- R. N. Güntekin
- yarmak
- Yarık açmak