Tom Mary'ye anlamlı bir bakış attı.
- Tom gave Mary a meaningful look.
Herkes dinledi ve çok mutluydu, düğünün özgün ve anlamlı olduğunu düşündüler.
- Everyone listened and was very happy, thinking this wedding was both original and meaningful.
Benim bürom seninkinden önemli ölçüde daha aydınlıktır.
- My office is significantly brighter than yours.
Son on yıl boyunca hangi ülkeler önemli ölçüde gelişti?
- Which countries have developed significantly during the past ten years?
Tom önemli derecede daha iyi yapıyor.
- Tom is doing significantly better.
Bu önemli derecede farklı.
- This is significantly different.
Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.
- Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain.
Son on yıl boyunca hangi ülkeler önemli ölçüde gelişti?
- Which countries have developed significantly during the past ten years?
Onu dolaylı olarak anlatıyorsun, değil mi?
- You are telling it second hand, aren't you?
Tom fıkraları anlatmada iyi değildir.
- Tom isn't good at telling jokes.