Tom şehrin civarında çok kötü bir üne sahiptir.
- Tom has a very bad reputation around town.
O seninle konuşmayı reddedebilir çünkü o çok kötü bir ruh hali içinde.
- She may well refuse to speak to you because she's in a very bad mood.
O şarkıcının berbat bir sesi var.
- That singer has an awful voice.
Berbat bir şeyin kokusunu alıyorum.
- I smell something awful.
Ona böyle korkunç şeyler söyledim. Ben çok kötü hissediyorum.
- I said such horrible things to him. I feel so awful.
Çok kötü görünüyorsun. Ne oldu?
- You look awful. What happened?
Niçin o kadar korkunçsun?
- Why are you so awful?
O, korkunç bir gündü.
- That was an awful day.
Tom çok yorgun görünüyor.
- Tom does seem awfully tired.
Bu, iki kişi için oldukça çok şey gibi görünüyor.
- That looks like an awful lot for two people.
Onun konuşması müthiş sıkıcıydı.
- His speech got awfully boring.
Ne müthiş bir dünyada yaşıyoruz!
- What an awful world we live in!
My socks smell awful.
... of California in a very bad mood. This is the Terminator robot. And how did the Terminator ...
... That was a very bad idea. ...