Toplantıda konuşmak isterseniz elinizi kaldırmak zorundasınız.
- You have to raise your hand if you want to speak at the meeting.
Bu, çocuk yetiştirmek için böylesine harika bir yer olurdu.
- This would be such a great place to raise kids.
Sebzeler yetiştirmek için bu alanı kullanabilir miyim?
- Can I use this area to raise vegetables?
Tom sesini yükseltmek zorunda değildi.
- Tom didn't have to raise his voice.
Birinin adını daha sonraki kuşaklarda yükseltmek ve böylece birinin ebeveynlerini övmek, bu anne babaya saygının en büyük ifadesidir.
- To raise one's name in later generations and thereby glorify one's parents, this is the greatest expression of filial piety.
Peter ücret artışı için patronuna başvurdu.
- Peter applied to his boss for a raise.
Görünüşe göre, biz iki ay içerisinde bir artış alacağız.
- Apparently, we'll be getting a raise within two months.
Patronum zam isteğimi reddetti.
- My boss refused my request for a raise.
Patronun Tom'a zam vermeyi düşünmesi pek olası değil.
- It's unlikely that the boss would consider giving Tom a raise.
O yükselmeyi hak ediyorum.
- I deserve that raise.
Sami'nin karısı çocuğunu yalnız başına büyütmek için ayrıldı.
- Sami's wife was left to raise her child alone.
Bekar bir anne için iki işte çalışmak ve 5 çocuk büyütmekten daha ne zor olabilir?
- What's harder than for a single mother to work 2 jobs and raise 5 kids?
Benim için hayvan beslemek mümkün mü?
- Is it possible for me to raise the animal?
Boş ümit beslemek istemiyorum.
- I don't want to raise false hopes.
Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
- Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
Tom bir maaş zammı istedi.
- Tom asked for a pay raise.
Bir maaş zammını hak ediyorsun.
- You deserve a pay raise.
Ben şeylere çarpmaya devam ediyorum.
- I keep bumping into things.
Uzun boylu olmak harika olmalı. Öyle mi düşünüyorsun? Gerçekten o kadar harika değil. Kafanı tavana çarpmaya devam edersin.
- It must be great to be tall. Do you think so? It's not really that great. You keep bumping your head on the ceiling.
Tom nereye gittiğine bakmadığı için Mary'ye çarptı.
- Tom bumped into Mary because he wasn't looking where he was going.
Kamyon arabamıza çarptı.
- The truck bumped into our car.
Yardım fonunu yükseltmek için bir araba gezintisine başladılar.
- They started a drive to raise a charity fund.
Tavşanın çabalarından etkilenen Buddha onu aya kadar yükseltti ve onu sonsuza kadar bu şekilde bıraktı.
- Buddha, impressed by the rabbit's efforts, raised him unto the moon and set him in that form forever more.
Projeye kaynak toplamak için yurt dışına gitti.
- He went abroad to raise fund for the project.
Aids'li insanlara yardım etmek amacıyla para toplamak için şarkıcılar birlikte şarkı söylediler.
- The singers sang together in order to raise money to help people with AIDS.
The boss gave me a raise.
Chew with your mouth shut — were you raised in a barn?.
Two raised to the fifth power equals 32.
... We didn't raise taxes. You've raised them by a trillion dollars under "Obamacare." We ...
... I repeat that request tonight but in the meantime thirty states have raise pre-k ...